Oral Presentation - 23
CHILDHOOD INTUSSUSCEPTIONS
Intussusception is the invagination of the proximal intestinal segment into the distal intestinal segment. Abdominal pain, irritability, biliary vomiting and “red currant jelly” stool are the symptoms. The aim is to present treatment modalities of four cases with intussusception
Nine- month old boy who was admitted with vomiting and abdominal pain for one day was diagnosed as intussusception. Ultrasonography(USG)-guided hydrostatic reduction was performed and the patient was discharged after one day. Three years old boy admitted with abdominal pain, nausea and vomiting for one day. The patient was diagnosed as intusseption; he was sedatised and fluoroscopy-guided hidrostatic reduction was performed. The patient was discharged in two days. Two years old boy; admitted with abdominal pain and vomiting for two days. USG-guided hydrostatic reduction was unsuccessful and laparoscopic intussuseption reduction was performed. The boy was fed on postoperative first day and discharged on third day. Eight-month old boy, who had vomiting and bloody feces admitted and was diagnosed as intussusception. Fluoroscopy-guided reduction was tried but was not successful. The patient was undergone laparotomy and manual reduction was performed. The patient was followed in the intensive care unit postoperatively, he received total parenteral nutrition, wide spectrum antibiotics and followed with nazogastric tube for four days. He was fed on postoperative sixteenth day and discharged on eighteenth day.
Intussusception is one of the pediatric surgery emergencies and if not managed immediately, complication rates are relatively higher. Immediate diagnosis, appropriate treatment and good nursing cares can reduce the mortality and the morbidity.
ÇOCUKLUK ÇAĞI İNVAJİNASYONLARI
İnvajinasyon proksimaldeki barsak segmentinin distaldeki barsak içine girmesidir. Ani başlayan karın ağrısı, huzursuzluk, safralı kusma ve çilek jölesi şeklinde dışkılama klinik belirtileri arasındadır. Bu sunum ile invajinasyon tanısı ile izlenen dört olgunun tedavi şekillerinin ele alınması amaçlandı.
Dokuz aylık erkek çocuk sabah başlayan kusma ve karın ağrısı yakınmalarıyla başvurdu. İnvajinasyon tanısı konulan hastaya ultrasonografi (USG) eşliğinde redüksiyon yapıldı. Hasta birinci gün taburcu edildi. İkinci olgu; üç yaşında erkek çocuk bir gün önce başlayan kusma, karın ağrısı yakınmalarıyla getirildi. İnvajinasyon saptanan hastaya sedasyon verilerek skopi eşliğinde hidrostatik redüksiyon yapıldı. İkinci gün hasta evine gönderildi. İki yaşında erkek çocuk iki gündür artarak devam eden karın ağrısı ve kusma ile geldi. USG eşliğinde redüksiyon denendi. Redükte edilemeyen hasta aynı gün ameliyata alındı. Laparoskopik invajinasyon redüksiyonu yapıldı. Ameliyat sonrası birinci gün beslenen hasta üçüncü gün taburcu edildi. Diğer çocuk, sekiz aylık erkekti. Beş gündür olan; kusma ve kanlı dışkılama şikâyetleri ile başvurdu. Önce skopi eşliğinde redüksiyon denendi. Redükte edilememesi üzerine laparotomi ile manuel redüksiyon yapıldı. Ameliyat sonrası yoğun bakımda takip edildi. Hastaya total parenteral nütrisyon başlandı. Dört gün nazogastrik ile takip edilen hasta, üçlü intravenöz antibiyotik ile takip edildi. Ameliyat sonrası 16. gün hasta oral beslenmeye başlandı ve 18. gün hasta taburcu edildi.
İnvaijnasyon, çocuk cerrahisi acilleri içerisinde yer alan hızla müdahale edilmediğinde komplikasyon oranı yüksek olabilen bir hastalıktır. Erken tanı, uygun tedavi ve hemşirelik bakımı ile mortalite ve morbiditenin azalacağı görülmektedir.