Oral Presentation - 80
DELAYED DIAGNOSIS OF CONGENITAL ANOMALIES
YH Çavuşoğlu, A Karaman, İ Karaman, D Erdoğan, İF Özgüner
Dr. Sami Ulus Maternity and Children Training and Research Hospital, Department of Pediatric Surgery, Ankara
Introduction/Purpose: The hospital stay of the mother and her healthy newborn infant should be long enough to allow identification of early problems. Standardized international guidelines recommend a routine physical examination of all newborns before discharge, at least within the first 48h of life. The aim of this study was to determine the extent of delayed diagnosis of newborns with early detectable congenital anomalies.
Material /Method: Neonates admitted to our pediatric surgery clinic with a diagnosis of congenital anomalies between 2005 and 2010 were retrospectively reviewed. The cohort consisted of patients with anal atresia, esophagus atresia and congenial abdominal wall defects. A delayed diagnosis was considered to be one made 48 hours or more after birth.
Results: A total of 451 newborn patients had been admitted to the clinic during this period. There were congenital anomalies requiring surgery in 236. A total of 119 patients had anal atresia, esophagus atresia or congenital abdominal wall defect that would be expected to be diagnosed at an early stage. All had been born in healthcare facilities. The diagnosis had been delayed in 24 (20.2%). The diagnosis had been made within the first 48 hours but the family had still brought the discharged baby from home in eight babies. In total, the diagnosis had not been made appropriately and on time in 26.9%. The time of diagnosis was 3-15 days in those with a delayed diagnosis (median: 4.5 days). Eleven patients had a prenatal diagnosis and none in this group was diagnosed late but 55% had been referred by a newborn specialist and 45% by a pediatrician. The inpatient duration and survival rates were not different between those diagnosed late and on time (p>0.05).
Conclusion: However, Soranus recommended anal examination for all newborns in the second century, the delay in diagnosing congenital anomalies that should be diagnosed early was higher than previously thought. Despite the early diagnosis in patients with a prenatal diagnosis, we were unhappy about the fact that these babies who need a multidisciplinary approach had been born in hospitals without newborn or pediatric surgery departments. The lack of a difference in inpatient duration or mortality for babies with a delayed diagnosis leads to the question whether some of the newborns where the diagnosis is not made properly die before reaching pediatric surgeons.
DOĞUSTAN ANOMALİLERDE TANI GECİKMESİ
YH Çavuşoğlu, A Karaman, İ Karaman, D Erdoğan, İF Özgüner
Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği, Ankara
Giriş/Amaç: Anne ve sağlıklı yenidoğan bebeği, erken problemlerin tanınmasına yetecek kadar bir süre hastanede bulunmalı. Standardize uluslararası kılavuzlar, tüm yenidoğan bebeklerin hastaneden taburcu olmadan önce, en geç 48 saat içerisinde, rutin fizik muayenesinin yapılmasını önerir. Amacımız, erken dönemde tanınması gereken doğuştan anomalili bebeklerin tanısında gecikme olup olmadığını tespit etmektir
Gereç/Yöntem: 2005-2010 yıllarında hastanemiz çocuk cerrahisi kliniğinde yatmış, doğuştan anomalili yenidoğanlar geriye dönük olarak değerlendirildi. Kohort, anal atrezi, özefagus atrezisi ve doğuştan karın duvarı defektli yenidoğanlardan oluşmaktaydı. Tanısı 48 saatten sonra konulanların tanısı gecikmiş kabul edildi.
Bulgular: Bu dönemde kliniğe 451 yenidoğan hasta yatmıştı. 236'sında cerrahi gerektiren doğuştan anomali vardı. 119'unda erken dönemde tespit edilmesi beklenen anal atrezi, özefagus atrezisi ve doğuştan karın duvarı defekti vardı. Tümü sağlık kuruluşlarında doğmuştu. 24'ünün (%20,2) tanı gecikmesi vardı. Ayrıca, sekiz tane tanı konulmadan taburcu edilmiş ama çeşitli şikayetlerle ailesi tarafından ilk 48 saatte hastanemize getirilen hasta vardı. Gerçekte %26,9'un tanısı uygun şekilde ve zamanda konulmamıştı. Tanısı gecikmiş olanlarda tanı konma süresi 3-15 gün arasında değişiyordu (medyan: 4,5 gün). 11 hastanın prenatal tanısı olup bunların arasında geç tanı konulan bebek yoktu, ancak prenatal tanılı hastalardan %55'ini yenidoğan uzmanı, %45'ini pediatri uzmanı görerek refere etmişti. Geç tanı alanlar ile zamanında tanı alanların hastanede yatış süreleri ve yaşam oranları farklı değildi (p>0,05).
Sonuç: Soranus ikinci yüzyılda yenidoğanlara anal muayene önermiş olmasına rağmen, erken dönemde tanınması gereken doğuştan anomalilerin tanısında gecikme daha önce düşünülenden daha yüksekti. Prenatal tanılı hastalara gecikmeden tanı konulmasına rağmen, multidisipliner yaklaşım gerektiren bu bebeklerin yenidoğan ve çocuk cerrahisi bölümlerinin olmadığı merkezlerde doğurtulmuş olması olumsuz bir durumdu. Geç tanı konulan hastalarda yatış süresi ve mortalitenin farklı görülmemesi “uygun tanı konulmayan yenidoğanlardan bir kısmı çocuk cerrahlarına ulaşmadan kaybediliyor olabilir mi?” sorusunu akla getirmektedir.