Poster With Presentation - 30
LONG TERM RESULTS OF UNTWISTED ADNEXIA
Adnexial torsion in females is one of the rare cause of acute abdomen. 15% of adnexial torsion are discovered in children and infants. Primary pathology is rarely discovered preoperatively and operative findings can be misleading. Adnexial torsion are found in 2% of cases operated with the diagnosis of acute appendicitis.
Methods and cases: Cases operated due to adnexial torsion between june 1997 and December 2010 were evaluated retrospectively. Adnexes which had underwent detorsion have been reevaluated with Colour Doppler Ultrasound and tumour markers. All pathological results were reviewed.
Results:
Classical management of ovarian torsion consists of resecting the twisted adnexa to avoid the risk of malignant spread were the main treatment modality in our instution untill May 2007. And then time simple detorsion of twisted adnexia and biopsied became our first choice of treatment. Of thirteen cases operated due to adnexial torsion, eleven cases underwent oophorectomy and two cases to detorsion before May 2007. Of sixteen cases, seven cases underwent detorsion with laparoscopically, four cases with open approach after May 2007. Only five cases were operated with oophorectomy. All cases except two, who underwent detorsion of adnexia, were assessed with colour Doppler ultrasound.
Of thirteen untwisted adnexia cases, nine children have been assessed in long term. Eight viability of adnexes were evaluated with USG an done with magnetic resonans imaging. In one case adnexia could not be found, viability found normal in six cases, high arterial resistance in one case. None of the twisted adnexia showed malignancy.
Conclusion:
Considering the low rate of malignancy, difficulty of assessing ovarian viability and returning of viability in even grossly black haemorrhagic adnexa allowed us to apply detorsion in all adnexial torsion. Only in cases diagnosed prenataly may be due to long duration of torsion, can be separated from this treatment choice.
DETORSİYONE EDİLMİŞ OVERLERİN GEÇ DÖNEM SONUÇLARI
Adneksiyel torsiyon kızlarda karın ağrısı ve akut karının nadir sebeplerinden biridir. Tüm adneksiyel torsiyonların %15’inin infant ve çocuklarda olduğu ve çoğunlukla primer patolojinin nadiren saptandığı bildirilmektedir. Preoperatif olarak kesin tanı konulması zordur. Dolayısıyla en sık akut apandisit ile karıştırılmaktadır. Akut apandisit ön tanısı ile opere edilen kız çocuklarının %2’sinde adneks torsiyonu saptanmaktadır. Tedavi yaklaşımlarında son zamanlarda farklılaşmalar söz konusu olmuştur.
Materyal ve metod:
Haziran 1997 ile Aralık 2010 tarihleri arasında over torsiyonu nedeniyle tedavi edilen hastalar geriye dönük olarak incelendi. Detorsiyone edilen overler renkli Doppler ultrason (USG) ve tümör belirteçleri ile takip edildi. USG en erken 2. ayda kontrol amacıyla tekrarlandı. Tüm hastalar tümör belirteçleri ile takibe alındı. Ooferektomi yapılan ve biopsi alınan hastaların patolojileri retrospektif olarak değerlendirildi.
Sonuçlar:
2007 sonrası grup içinde yer alan ve detorsiyone edilen 11 overin post op kontrollerinde 6 tanesinde yapılan renki Doppler USG’de over arteriyel ve venöz dolaşımının normal, over boyutlarının normal olarak bulundu. Tümünde foliküller saptandı. Bir hastanın çekilen renkli Doppler USG’sinde over saptanamamasına rağmen yapılan pelvik MR’ında normal boyut ve görünümde over bulundu. Ante natal tanılı olan bir hastanın kontrol renkli Doppler USG’sinde detorsiyone edilen over görülemedi. Bir hastada detorsiyone edilen overde yüksek dirençli arteriyel akım saptandı. Bir hastamızda ise erken dönemde detorsiyon sonrası overde arteriyel ve venöz dolaşım olmakla birlikte geç dönem verileri elimizde bulunmamaktadır.
Operasyon sırasında hemorajik nekroz kanısı uyandıran toplam 7 hastanın post operatif renkli Doppler sonuçları değerlendirildiğinde 6 hastada detorsiyone edilen overin arteriyel ve venöz dolaşımın normal olduğu, boyutlarının sağlam overden farklı olmadığı, folikül gelişiminin olduğu görüldü. Antenatal tanı almış bir hastanın yapılan renkli dopler incelemesinde detorsiyone edilen over görülemedi.
Hastalarımıza genel olarak baktığımızda malign bir patoloji saptanmadı, tümör belirteçlerinde preop ve post kontrollerinde herhangi bir yükseklik saptanmadı.
Değerlendirme:
Per operatif makroskopik görünümleri nekroz düşündüren overlerin bile torsiyon derecesi ve süresine bakılmaksızın detorsiyone edilerek yerinde bırakılmasının uygun olduğu düşüncesindeyiz. Takiplerinde görüntüleme yöntemleri ve tümör markerleri ile takibinin uygun olduğunu düşünmekteyiz. Her ne kadar sayımız az olmakla beraber; antenatal dönemde oluşmuş torsiyonlarda süre daha uzun olabileceği için atrofi riski daha fazla olabileceği düşüncesindeyiz.