Oral Presentation - 83
SIX YEARS’ EXPERIENCE IN ESOPHAGIAL ATRESIA: ANALYSIS OF 52 PATIENTS
Aim:The aim of this study is the analysis of the patients who were treated with the diagnosis of esophagial atresia in our clinic during the last six years with respect to the literature.
Materials and Methods: Patients who were treated for esophagial atresia between 2005 and 2010 were evaluated retrospectively. Birth weights, gestational ages, associated anomalies, operative procedures which were performed, postoperative complications and follow ups were determined. Patients were classified according to the criteria of Spitz (birth weight and major cardiac anomaly) and Waterston (birth weight, cardiac defect and pneumonia)and mortality rates were compared with those of world’s literature.
Results: 52 babies were hospitalized and treated with the diagnosis of esophageal atresia in our clinic in the last six years. Gestational age ranged between 29-40 weeks while birth weight ranged between 1210-3750g. In 67.3% of the babies cardiac anomalies existed, 25% of them being major cardiac defects. In 15.4% of the patients urogenital anomalies were seen. In seven patients anal atresia, in two patients duodenal obstruction, in eight patients VACTERL association accompanied whereas one had CHARGE association, one had Down syndrome, one had Scimitar syndrome. As analyzing the postoperative complications; anastomotic leakage developed in the 15.3% of the patients. Ten patients (19.2%) had esophagial strictures and required dilatations. There weren’t any recurrence of TEF. There were 13 (29.5%) patients who had developed gastroesophagial reflux and needed medical therapy. Two of these patients required fundoplication later on. Eight of the patients died. Survival rate was found to be 84.6%.
Conclusion: Survival rate of esophageal atresia is increasing with the developments in neonatal intensive care, operations being performed in experienced hands, preoperative and postoperative care. It was found that associated anomalies were higher in the babies who could not be rescued; VACTERL association was identified as poor prognostic factor.
ÖZOFAGUS ATREZİSİNDE ALTI YILLIK DENEYİM: 52 HASTANIN ANALİZİ
Giriş/Amaç: Çalışmanın amacı son altı yılda kliniğimizde özofagus atrezisi tanısı ile tedavi edilen hastaların analizi ve literatür eşliğinde değerlendirilmesidir.
Gereç /Yöntem: Kliniğimizde 2005-2010 yılları arasında özofagus atrezisi tanısı ile tedavisi yapılan hastalar geriye dönük değerlendirildi. Doğum ağırlığı, gestasyonel yaş, ek anomali varlığı, seçilen cerrahi yöntemler, gelişen komplikasyonlar ve postoperatif takip kayıtları incelendi. Hastalar Spitz (doğum ağırlığı ve kardiak anomali) ve Waterston kriterlerine (doğum ağırlığı, kardiak defekt ve pnömoni varlığı) göre sınıflandırılarak; mortalite oranları dünya literatürü ile karşılaştırıldı.
Bulgular: Altı yılda 52 bebek özofagus atrezisi (ÖA) nedeniyle kliniğimize kabul edilerek tedavileri yapıldı. Gestasyonel yaşları 29-40 hafta arasında; doğum ağırlıkları ise 1210-3750g arasında değişiyordu. Hastalarımızın %67,3’ünde kardiak anomali vardı; bunların %25’i major tipte kardiak defektti. %15,4‘ünde ürogenital anomaliler eşlik ediyordu. Yedi hastada anal atrezi, iki hastada duodenal obstruksiyon, bir hastada Down sendromu, bir hastada ise Scimitar sendromu eşlik ediyordu. Sekiz hastada VACTERL birlikteliği, bir hastada CHARGE birlikteliği saptandı. Postoperatif dönemde gelişen komplikasyonlara bakıldığı zaman %15,3 anastomoz kaçağı saptandı. On hastada (%19,2) striktür gelişmiş olup, dilatasyon gerektiği görüldü. Rekürren TÖF hiçbir hastamızda izlenmedi. Takipleri sırasında gastroözofagial reflü gelişerek tedavi alması gerekli olan 13 (%29,5) hasta olmuştur. Bunlardan sadece ikisine fundoplikasyon gerekmiştir.
Hastalarımızdan sekizi kaybedilmiştir. Yaşam oranımız %84,6 olarak bulunmuştur.
Sonuç: Yenidoğan yoğun bakımında gelişmeler ve operasyonun tecrübeli ellerde yapılması, preoperatif ve postoperatif bakım ile özofagus atrezisi tedavisinde yaşam oranı artmaktadır. Kaybedilen hastalarda eşlik eden anomaliler yüksek olarak saptanmıştır; VACTERL birlikteliği kötü prognozla ilişkilendirilmiştir.