TÇCD 2011 29. National Pediatric Surgery Congress and 27. National Congress of The Egyptian Pediatric Surgical Association

AIM:Carcinoids which are a group of neuroectodermal tumors are found in midgut 85% and 46% of these are found in appendix. They are asymptomatic because they are poor in serotonin residing cells and are randomly encountered in appendectomy material (0.3-0.8 %). We present our cases to stress the clinical properties of these histologically diagnosed lesions.

MATERIALS AND METHODS:The retrospective clinical data of 14 patients, 9 female and 5 male, who are diagnosed as carcinoid tumour between ages of 3 and 14 among 1961 patients whom appendectomy is performed between years 2000-2011 are evaluated.

FINDINGS:All of our patients are interned as pre-diagnosis of acute appendicitis with the complaints of right lower quadrant pain, nausea and vomiting within 1-4 days. All of the patients are operated after routine laboratory and imaging. Appendectomy is performed to 8 perforated and 6 phlegmanous appendix. In histopathological evaluation of the specimens, carcinoid tumor of 1-1.4 cm diameter is found in distal portion of the appendix. No extra handling is carried out because of the common knowledge of distal tumors with less than 2 cm in diameter rarely metastases. All patients are followed up with close controls and no complications are found during both early and late post operative period.

RESULT:There should be no unnecessary stress about the carcinoid tumors after appendectomies but patients should be closely followed up after correct evaluation of tumor properties. Further evaluations and interventions should be carried out in tumors with malignant properties or tumor size greater than 2 cm.

AMAÇ:Nöroektodermal tümörlerden olan karsinoid tümörlerin %85’i orta barsakta; bunların da %46’sı apendikste görülmektedir. Serotonin içeren hücrelerden fakir olduklarından asemptomatik olup; rastlantısal olarak apendektomi materyelinde %0,3-0,8 oranında saptanırlar. Ancak histopatolojik olarak tanınabilen bu nadir tümörün klinik özelliklerinin vugulanması amacıyla kliniğimizdeki olgular sunulmuştur.

GEREÇ VE YÖNTEM:Kliniğimizde 2000-2011 yılları arasında apendektomi yapılan 1961 hasta içinde histopatolojik tanısında karsinoid tümör saptanan yaşları 3 ile14 arasında 9’u kız, 5’i erkek hastanın klinik özellikleri geriye dönük olarak araştırılmıştır.

BULGULAR:Hastaların tümü 1-4 gündür bulunan, özellikle karının sağ alt kadranında ağrı, bulantı, kusma, ateş gibi belirtilerle kliniğimize getirilmiş; fizik bakıda akut karın düşünülerek yatırılmıştır. Kan ve idrar incelemeleri ile direkt karın grafisi ve karın ultrasonografisi sonucu apandisit düşünülerek tüm hastalar ameliyata alınmışlardır. Ameliyatta hastaların 8’inde perfore, 6’sında flegmonöz apandisit saptanarak apendektomi yapılmıştır. Histopatolojik incelemede apendiksin distalinde 1-1,4 cm. çapında karsinoid tümör bulunduğu görülmüştür. Genellikle apendiks ucunda yerleşimli olan bu tümörün buyutları 2 cm.den küçük olanlarının nadiren metastaz yaptığı bilindiğinden apendektominin tam iyileşme sağladığı düşünülmüş ve ek girişime gerek duyulmamıştır. Ancak tüm hastalar poliklinik kontrolleri ile yakın izleme alınmıştır ve hiçbir hastamızda erken ve geç dönemde komplikasyon görülmemiştir.

SONUÇ:Çocuk cerrahisinde sık görülen apandisitte ameliyat sonrası çıkarılan materyelin histopatolojik incelenmesinde karsinoid tümörün olduğunun belirlenmesi gereksiz panik oluşturmamalı ve tümörün özellikleri değerlendirilerek hastalar yakın izleme alınmalıdır. Ancak nadir olarak tümörde malignite belirlenirse ve tümör 2 cm. den büyükse zaman geçirmeden ileri inceleme ve girişimler yapılmalıdır düşüncesindeyiz.