Oral Presentation - 134
Effect of suture material on the complications of eosophageal atresia repair
We aimed to examine the effect of suture material on the complications encountered after the repair of congenital eosephageal atresia (EA) with/without tracheoesophageal fistula (TEF). We retrospectively reviewed the medical records of patients that were operated for EA between 2000-2010 at the Department of Pedeiatric Surgery in the University of Kocaeli. 43 patient complied with the criteria divided into two groups according to the suture material used in eosefageal anastomosis: Absorbable “Polyglactin 910” used group (n=21) and non-absorbable “polypropylene” used group (n=22). Groups were compared in comlications as anastomotic leak, stricture and gastro-osephageal reflux (GER) due to eosophageal anastomosis. Anastomotic leak was recorded in 13 patients. No significant difference was archieved between the groups. Anastomotic stricture was determined in 9 patients. Seven of those were recorded in non-absorbable suture group where there was significant difference. GER was noticed in 11 patients which there of them also suffered from stricture. Two of them had been treated by non-absorbable suture. According to our records we determined that using non-absorbable suture material in eosophageal anastomosis is a major factor that cause anstomotic stiricture in the repair of EA.
Özefagus atrezisi onarımında kullanılan sütür materyallerinin komplikasyonlar üzerine etkisi
Çalışmamızda özefagus atrezilerinin onarımında özefagus anastomozları için kullanılan sütür materyallerinin komplikasyonlar üzerine etkisini değerlendirme amaçlandı. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği’nde 2000-2010 yılları arasında özefagus atrezisi nedeniyle tedavi edilen ve kriterlere uyan 43 hasta dosya kayıtlarından retrospektif olarak değerlendirildi. Anastomozda kullanılan sütür materyaline göre hastalar iki gruba ayrıldı. Bir grubu emilebilir “poligliktin 910” sütür kullanan hastalar(n=21), diğer grubu emilemeyen “polipropilen” sütür kullanılar hastalar (n=22) oluşturdu. Gruplar anastomoz kaçağı, anastomoz hattında darlık, gaströzefageal reflü (GÖR) gibi komplikasyonlar açısından karşılaştırıldı. Toplam 13 hastada anastomoz kaçağı saptandı. Gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. 9 hastada darlık gelişti. Yedi hastada polipropilen sütür kullanıldığı görüldü. Farkın anlamlı olduğu tespit edildi. GÖR 11 hastada görülürken 3 hastada darlık olduğu bunların ikisinde emilemeyen sütür kullanıldığı görüldü. Sonuç olarak serimizde emilemeyen sütür kullanımının özefagusta anastomoz darlığı gelişimde önemli bir faktör olduğu tespit edildi.