Oral Presentation - 33
Percutaneous Endoscopic Gastrostomy (PEG): Current Situation and Long-term Results
Aim
Percutaneous endoscopic gastrostomy (PEG) is a procedure that facilitates the life and improves the life quality of children with swallowing difficulties and of their families. The present study aims to evaluate the experience and long-term results of a clinic.
Material and Methods
The files of patients who were assessed for PEG insertion over 7.5 years were evaluated.
Results
There were 120 patients assessed for PEG insertion. There were 15 patients who had prominent gastroesophageal reflux detected by 24-hour-ph monitoring. These underwent fundoplication and gastrostomy placement instead of PEG procedure. There were six additional patients in whom PEG insertion could not be accomplished due to various technical and anatomical reasons. A total of 99 patients underwent 100 PEG insertion procedures. Among these, 32 were girls and 67 were boys. They were aged between 42 days and 18 years (mean, 64 months) and weighed between 4.3 and 25 kg (mean 11 kg). The primary diagnosis that yielded a PEG insertion were neurological disease in 71 patients, intracranial tumor in nine, metabolic disease in eight, cleft palate in five, muscular dystrophy in three, renal failure in two and trisomy 18 in one. There were two patients who had undergone previous fundoplication (2 and 7 years). Pull technique was used in all patients under general anesthesia. Non-endoscopically removable PEG catheter kits were used in all but one patient. There were 30 patients with who died because of primary diseases. The catheter follow-up time ranged from 3 days to 5.5 years (mean, 15 months) in these. The catheters were removed in 8 patients because satisfactory oral feeding had been achieved after a period of 3 to 37 months. On the long-term follow-up, major complications occurred in six patients. Revisional surgery with open gastrostomy was undertaken in three and a secondary PEG insertion in one because of serious peristomal leak. An open repair was done in two patients because of gastrocolonic fistula. Because of development of prominent gastroesophageal reflux findings one patient underwent fundoplication 5 months after PEG insertion. At the time of this writing, 54 patients are being followed up with their PEG catheters in for 30 days to 7.5 years. Replacement catheter changes were done every three to six weeks in outpatients department. The distribution of PEG insertion operation according to years showed that 16, 12 and 29 insertions were done in each of the first three sequential 2-year periods, and 42 PEG insertions were done in the final 18 months.
Conclusion
PEG creates a difference in the lives of children who need it. The patients and the families struggle in many areas of life because of the primary diagnoses which are mostly chronic. Feeding difficulty is one of the cornerstones in this struggle. PEG is a “surgical” intervention open to complications. It should therefore be regarded as an integral part of pediatric surgical practice. Moreover, by having a regular flow of such patients, it is possible to diagnose and treat associated surgical pathologies like gastroesophageal reflux in these children. The presence of an enthusiastic pediatric surgical clinic makes increased awareness of primary physicians on the subject possible and thus, the patients can be referred early enough to get the maximal benefits of the procedure.
Perkütan Endoskopik Gastrostomi (PEG) Uygulamaları: Güncel Durum ve Uzun Dönem Sonuçlar
Amaç
Perkütan endoskopik gastrotomi (PEG) çeşitli nedenlerle yutma güçlüğü yaşayan hasta ve ailelerinin yaşamını kolaylaştıran ve niteliğini artıran bir yöntemdir. Bu çalışmada bir kliniğin konu ile ilgili deneyim ve uzun dönem sonuçlarının irdelenmesi amaçlandı.
Gereç ve Yöntem
PEG girişimi yapılmak üzere 7,5 yıl süresince değerlendirilen hastaların dosya bilgileri incelendi.
Bulgular
Toplam 120 hasta PEG uygulanmak üzere değerlendirildi. İşlem öncesi rutin pH monitorizasyonunda ağır gastroözofageal reflü (GÖR) saptanan 15 hastaya PEG uygulanmayarak fundoplikasyon ve gastrostomi yapıldı. Çeşitli teknik ve anatomik nedenlerle PEG uygulanmayan 6 hasta oldu. Toplam 99 hastaya 100 PEG girişimi yapıldı. Hastaların 32’si kız ve 67’si erkekti. Yaşları 42 gün-18 yıl arasında (ortalama 64 ay) ve ağırlıkları 4,3-25 kg arasında (ortalama 11 kg) değişmekteydi. PEG girişimine gerekçe oluşturan birincil tanı hastaların 71’inde nörolojik hastalık, 9’unda intrakranyal tümör, 8’inde metabolik hastalık, 5’inde yarık damak, 3’ünde kas distrofisi, 2’sinde böbrek yetmezliği ve birinde trizomi 18 idi. İki hastaya PEG girişiminden önce (2 ve 7 yıl) fundoplikasyon yapılmıştı. Tüm hastalarda genel anestezi altında çekme yöntemi uygulandı ve biri hariç tüm girişimlerde nonendoskopik çıkartılabilir PEG katater kiti kullanıldı. Kataterli izlem süresi 3 gün-5,5 yıl olan (ortalama 15 ay) 30 hasta birincil hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybetti. Oral yolla yeterli beslenmeye başlayan ve kataterli izlem süresi 3-37 ay olan 8 hastanın katateri çıkartıldı. Uzun dönemde altı hastada major komplikasyon görüldü. Ciddi peristomal kaçak gelişen 4 hastanın 3’üne revizyon ve açık gastrostomi yapıldı ve birine ikinci kez PEG uygulandı. İki hastada gastrokolonik fistül gelişimi nedeniyle açık onarım yapıldı. İzlemde bir hastaya PEG girişiminden 5 ay sonra ağır GÖR bulguları nedeniyle fundoplikasyon yapıldı. Halen 54 hasta, 30 gün-7,5 yıldır PEG katateri ile izlenmektedir. PEG uygulanan hastalara her 3-6 ayda bir poliklinik koşullarında replasman katater değişimleri yapıldı. PEG uygulamalarının yıllara göre dağılımı değerlendirildiğinde ikişer yıllık ilk üç dönemde 16, 12 ve 29 uygulama yapılırken, son 18 ayda 42 PEG uygulaması yapıldığı görüldü.
Sonuç
PEG girişimi, gereksinim duyan çocukların yaşamlarında bir fark yaratmaktadır. Hastalar ve aileleri mevcut ve çoğu zaman süreğen olan birincil tanı nedeniyle yaşamın pek çok alanında mücadele vermektedir. Beslenme güçlüğü bu mücadelenin önemli bir ayağını oluşturmaktadır. PEG komplikasyonlara da açık bir “cerrahi” girişimdir. Bu nedenle çocuk cerrahisi pratiğinin ayrılmaz bir parçası olarak görülmelidir. Ayrıca düzenli hasta akışının sağlanmasıyla, bu çocuklarda eşlik eden GÖR ve benzeri cerrahi patolojileri artan oranlarda tanımak ve tedavi etmek mümkün olmaktadır. Bu konuda gönüllü bir çocuk cerrahisi kliniğinin varlığı ile bu çocukları izleyen ve tedavi eden primer hekimlerin farkındalığının artırılması ve hastaların maksimum faydayı sağlayacağı erken dönemde yönlendirilmesi mümkün olmaktadır.