TÇCD 2012 30th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

Introduction: Corrosive substance ingestion is still a major medical and social problem for children. Ingestion of these agents induces corrosive injury of the upper gastrointestinal tract and may lead to either acute perforation or to late scarring and stenosis.

Patients and Methods: We retrospectively reviewed the patients with corrosive ingestion between 2000 and 2012. Medical records were reviewed for age, sex, type of ingested agent, admission time to hospital after injury, presenting symptoms, diagnostic studies, the site of the lesions, treatment methods, complications, and long-term follow-up.

Results: During a nearly 13-year period, 270 patients were admitted to our unit because of corrosive ingestion. There were 156 boys and 114 girls with a mean age of 5.1 years (1-16 years). Ingested material was acidic in 147 (54.5%), alkaline in 62 (22.9%), household bleach in 39 (14.5%), and others in 22 (8.1%). Corrosive ingestions were more frequently seen in the age group of 1-6 years. Oropharyngeal hyperemia/edema, dysphagia and vomiting were the most common signs and symptoms.

Esophageal stricture developed in 56 patients (20.7%) and 51 of these responded to dilatation and/or esophageal stenting. The mean dilatation number was 12 (2 to 50). Three esophageal perforations occurred during a total of 718 dilatation session (0.4%) and all were treated conservatively. Five patients required esophageal replacement with colon interposition. Gastric outlet obstruction developed in 15 patients (5.6%) and surgical treatment included Billroth-I (n=13) and pyloroplasty (n=2) procedures. Five (1.85%) gastric perforations were observed. Two of them who have extensive necrosis have died during surgery while three survived after surgical repair.

Conclusion: Corrosive injury results in serious complications in gastrointestinal tract. Prevention measures against corrosive ingestion have great importance to avoid such complications.

Giriş: Korozif madde içimi, çocuklar için halen önemli tıbbi ve sosyal bir sorundur. Bu maddelerin içilmesi üst gastrointestinal kanalda hasarlanmaya neden olmakta; akut dönemde perforasyon veya geç dönemde skar oluşumu ve stenoza yol açabilmektedir.

Hastalar ve Yöntem: 2000 ve 2012 yılları arasında korozif madde içimi nedeni ile takip ve tedavi edilen hastalar geriye dönük olarak incelendi. Hastaların yaş ve cinsiyeti, içilen maddenin cinsi, hastaneye başvuru zamanı, bulgular, tanı yöntemleri, lezyonun yerleşim yeri, tedavi yöntemleri, komplikasyonlar ve uzun dönem takipleri değerlendirildi.

Bulgular: Yaklaşık 13 yıllık dönemde kliniğimize korozif madde içme nedeniyle 270 hasta başvurdu. Hastaların 156’sı erkek, 114’ü kız olup ortalama yaş 5.1 yıl (1-16) olarak saptandı. İçilen maddelerin 147 (%54.5) asit, 62 (%22.9) alkali, 39 çamaşır suyu (%14.5) ve 22 (%8.1) diğer maddeler olduğu belirlendi. Korozif madde içimi en çok 1-6 yaş grubunda görüldü. En sık karşılaşılan belirti ve bulgular orofarinkste hiperemi/ödem, disfaji ve kusmaydı.

Hastalardan 56’sında (%20.7) özofagus darlığı gelişti. Bunların 51’inde özofagus dilatasyonu ve/veya stent uygulaması etkili olurken 5 hastaya kolon interpozisyonu ile özofagus replasmanı gerekti. Onbeş olguda mide çıkış obstrüksiyonu geliştiği saptandı ve cerrahi tedavilerinde Billroth-I (n=13) and piloroplasti (n=2) yöntemleri uygulandı. Beş olguda (%1.85) mide perforasyonu gözlendi. Bu grupta yaygın nekrozu olan 2 hasta ölürken diğer 3 hasta cerrahi tedavi sonrası hayatta kaldı.

Sonuç: Korozif maddeler gastrointestinal kanalda ciddi komplikasyonlara yol açmaktadır. Korozif madde içimine karşı alınacak tedbirler, bu tür komplikasyonlar oluşumunu engelleme büyük önem taşımaktadır.