Oral Presentation - 50
OUR EXPERIENCE OF INTESTINAL VAGINOPLASTY IN CHILDREN
AIM: To share suggestions and results of cases from our clinic regarding vaginal reconstruction created from intestinal segments.
CASES and METHOD: Records of 9 cases with vaginoplasty using intestinal segments between 1995-2012 are investigated retrospectively. Cases are evaluated based on age, diagnose, co-existing pathology, pre-operative radiologic findings, surgical procedure, the intestinal segment used, and post-operative findings.
FINDINGS:Mean age of 9 patients were 12.5 years(5y-17y). Six of the patients had androgen insensitivity syndrome while one case had 5-alpha reductase deficiency, two cases had vaginal atresia. One of the vaginal atresia cases was diagnosed after no vagina was seen in a genital examination performed due to abdominal pain. The other vaginal atresia case had anal atresia with rectovestibular fistula as well.
Five of the six androgen insensitivity syndrome cases had undergone bilateral gonadectomy before vaginoplasty, while one had during vaginoplasty. Case with 5-alpha reductase deficiency also had gonadectomy before vaginoplasty.
The intestinal segment used for vaginoplasty was caecum in 4 cases, ileum in 4, and sigmoid colon in 1.
During the early follow-ups, one case underwent re-laparotomy due to ileus on the fourth post-operative day. Spontaneous regressing urethrovaginal fistula was seen in one case in the long term follow-up. Stenosis was seen in two cases with ileovaginoplasty and one with cecal vaginoplasty; they underwent a dilatation programme. All of the patients had good cosmetic appearance, and the urethral and vaginal orifices were seperately catheterised in all. Vaginal length (depth) was sufficient. None of the cases had intestinal function or absorbtion problems. Cecal mesentery was adequate in all cases.
All of the four cecal vaginoplasty cases complained about vaginal secretions. This was negligible in the ileovaginoplasty cases. Vaginal and rectal bleeding occured in the case with sigmoid colon vaginoplasty. This case was diagnosed as ulcerative colitis; steroid and salazopryn therapy was applied.
RESULTS: According to our experiences based on this small group, stenosis is seen less in cecal vaginoplasty than ileovaginoplasty. Mucus secretion is more common in cecal vaginoplasty group. Using cecum doesn’t lead any intestinal problems in elder ages.
ÇOCUKLARDA İNTESTİNAL VAJİNOPLASTİ DENEYİMİMİZ
AMAÇ: Kliniğimizde barsak segmenti kullanılarak vajen rekonstrüksiyonu yapılan olgularla ilgili verilerin toplanarak elde edilen sonuç ve önerilerin paylaşılması
OLGULAR VE YÖNTEM: 1995-2012 yılları arasında barsak segmenti kullanılarak vajinoplasti yapılan 9 olgunun kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Olgular yaş, tanı, eşlik eden patoloji, operasyon öncesi radyolojik bulgular, uygulanan cerrahi girişim, kullanılan barsak segmenti, operasyon sonrası bulgulara göre değerlendirildi.
BULGULAR: Dokuz olgunun yaş ortalaması 12.5 yaş (5-17) idi. Olguların 6’sı androjen duyarsızlığı sendromu, 1’i 5-alfa redüktaz eksikliği, 2’si vajinal atrezi tanılı idi. Vajinal atrezili olgulardan birine karın ağrısı nedeni yapılan genital muayenede vagenin görülememesi ile tanı kondu. Diğer vaginal atrezili olguda aynı zamanda rektovestibüler fistüllü anal atrezi de mevcuttu.
Androjen duyarsızlığı sendromlu 6 olgunun 5’ine vajinoplasti öncesinde, 1’ine ise vajinoplasti sırasında bilateral gonadektomi uygulandı. 5-alfa redüktaz eksikliği tanılı olguya da ameliyat öncesi dönemde gonadektomi yapıldı.
Vajen replasmanı için intestinal segment olarak 4 olguda çekum, 4’ünde ileum, 1’inde sigmoid kolon kullanıldı.
Ameliyat sonrası takiplerinde erken dönemde bir olguya ileus nedeni ile 4.günde tekrar laparotomi yapıldı. Uzun dönem takiplerinde bir olguda spontan gerileyen üretrovaginal fistül saptandı. İleovaginoplasti yapılan 2 olguda ve çekovajinoplasti yapılan 1 olguda takipte darlık saptandı ve dilatasyon programına alındı. Tüm olgularda kozmetik görünüm iyi idi ve üretra ve vajen orifisi ayrı kataterize edilmekte idi. Vajen derinlikleri yeterli idi. Çekum kullanılan olgularda barsak işlevi ve emilim ile ilgili sorunlara rastlanmadı. Çekumun vasküler pedikülü hiçbir olguda sorun oluşturmadı.
Çekovajinoplasti yapılan 4 olgunun tamamı yoğun kıvamlı akıntıdan şikayet etmekte idi. İleovajinoplasti yapılan olgularda bu yakınma ihmal edilebilecek düzeyde idi. Sigmoid kolon ile vajinoplasti yapılan olguda takipte vajinal ve rektal kanama ortaya çıktı. Ülseratif kolit tanısı alan olguya steroid ve salazoprin başlandı.
SONUÇ: Bu küçük olgu grubundaki deneyimlerimize göre, çekovajinoplasti yapılan olgularda darlık sorunu ileovajinoplasti yapılanlara oranla daha azdır. Mukus sekresyonu çekovajinoplasti yapılan olgularda daha fazla görülmüştür. İleri sayılabilecek yaşlarda, çekumun kullanımı sindirim sistemi işlevinde sorun yaratmamaktadır.