Poster - 23
A Rare Cause Of Duodenal Perforation: Child Abuse
AİM
Traumatic injuries are the most important cause of morbidity and mortality in children. In this study, a duodenal perforation due to blunt abdominal trauma in a abused child is reported.
CASE
3 years old male admitted to hospital with abdominal distension and bilious vomiting. Physical examination revealed abdominal tenderness and multiple skin lesion in different stages of healing. Free air under the right diaphragm were determined in abdominal x-ray. Two cm length perforation on 3th and 4th part of duodenum and cisterna chyli injury were detected when the patient was explored. Perforation and cisterna chyli were repaired. Pyloric exclusion, gastrojejunostomy and Braun anastomosis were performed. Detailed history disclosed that the patient was followed conservatively with pancreatit and diffuse acid 4 months ago. The absence of any other cause to do duodenal perforation and skin lesions considered child abuse. The patient was discharged on postoperatif 14th day. Child Protection Society take care of child according to the decision of the prosecutor.
CONCLUSİON
Duodenal perforations are one of the rare problems in pediatric surgery practice. Duodenal perforations are generally seen after serious blunt abdominal traumas. Child abuse should be keep in mind in such situations.
Nadir Bir Duodenal Perforasyon Nedeni: Çocuk İstismarı
AMAÇ
Travmatik yaralanmalar çocuklarda mortalite ve morbiditenin en önemli nedenlerindendir. Burada istismara uğrayan bir çocukta künt batın travmasına bağlı gelişen bir duodenal perforasyon olgusu sunulmaktadır.
OLGU
Karın şişliği ve safralı kusma şikayetiyle başvuran 3 yaşındaki erkek hastanın yapılan fiziki muayenesinde batında hassasiyet, vücudunun bir çok bölgelerinde farklı iyileşme evrelerinde olan cilt lezyonları saptandı. ADBG’de sağ diyafram altında serbest hava görülen hasta eksplore edildi, duodenum 3. ve 4. kısım ön yüzünde 2 cm’lik perforasyon, sisterna şili yaralanması görüldü. Perforasyon ve sisterna şili onarıldı. Gastrojejunostomi, Braun anastomoz ve pilorik eksklüzyon yapıldı. Öykü derinleştirildiğinde 4 ay önce pankreatit ve batın içi yaygın asit nedeniyle konservatif izlendiği öğrenildi. Duodenal perforasyon yapacak bir neden saptanmaması ve cilt lezyonları da göz önünde bulundurulduğunda çocuk istismarı düşünüldü. Çocuğun ve görgü şahitlerinin ifadesi doğrultusunda savcılık kararıyla hasta postop 14.gününde sorunsuz taburcu edilip sosyal hizmetlere teslim edildi.
SONUÇ
Duodenal perforasyonlar çocuk cerrahlarının nadir karşılaştıkları cerrahi problemlerden biridir. Genellikle şiddetli künt batın travmaları sonrası görülen bu tür yaralanmaların nadir de olsa çocuk istismarı sonrası da görülebileceği mutlaka akılda tutulmalıdır.