Oral Presentation - 151
Teratomas in Childhood
Aim: Teratomas originated from three germ layers and are classifies as mature and immature types according to tissue differentiation. We evaluated the patients who were operated in our clinic with the diagnosis of teratoma.
Material and Methods: The medical records of the patients with the diagnosis of teratoma between 2008 and 2013 were evaluated retrospective for age, sex, presenting complaints, the location of tumoral mass, laboratory and imaging studies, treatment modalities, histopathological findings and outcome.
Results: There were 13 females and 9 males with a mean age of 3.86 years. The location of tumor was sacrococcygeal region (n:9), ovary (n:4), testis (n:3), pelvis (n:2), cervical region (n:2), mediastinum (n:1), and left adrenal gland (n:1). While total tumor excision was achieved in 21 patients, in one patient gross total excision could be performed. Histopathological diagnosis was mature teratoma in 15 and immature teratoma in 7 patients. In patients with mature teratoma surgical excision of the mass was enough for cure. Two patients with immature teratoma have undergone chemotherapy; one with a testicular tumor with distant metastasis and the other with pelvic tumor with microscopic residual mass. The patient with pelvic tumor had hydronephrosis due to tumor mass and a JJ stent was placed. One patient had Currarino triad. One patient who has undergone excision of giant cervical teratoma and tracheotomy was dead because of decanullation at home at the age of 8 months. The follow up ranged between 6 months to 6 years.
Conclusion: Teratomas can be seen in all age groups in childhood but sacrococcygeal teratomas are particularly seen in infancy and excision of the coccyx with the tumoral mass is necessary to prevent recurrences. Total excision of the tumor is generally enough for cure in mature teratomas.
Çocuklarda Teratomlar
Amaç: Teratomlar histolojik olarak üç germ hücre tabakalarından köken alırlar, içerdiği dokuların farklılaşma derecesine bağlı olarak, matür ya da immatür olarak sınıflandırılır. Çalışmamızda kliniğimizde ameliyat edilen ve patolojik olarak teratom tanısı alan hastalar değerlendirilmiştir.
Gereç ve yöntem: 2008-2013 yılları arasında ameliyat edilen ve teratom tanısı alan hastaların kayıtları cinsiyet, yaş, başvuru zamanı, belirtileri, tümörün yeri, ameliyat öncesi görüntüleme ve laboratuar sonuçları, tedavi yaklaşımları, patolojik tanı, gelişen komplikasyonlar yönünden geriye dönük olarak değerlendirilmiştir.
Bulgular: 13’ü kız 9’u erkek hastalanın yaş ortalaması 3,86 yıldı. Tümörlerin yerleşim yerleri; sakrokosigeal (n:9), over (n:4), testis (n:3), pelvik (n:2), servikal (n:2), mediasten (n:1), sol adrenal bez (n:1) idi. 21 hastada kitle total olarak çıkarılırken pelvik yerleşimli 1 hastada makroskopik total eksizyon yapılmıştır. Histopatolojik değerlendirmede 15 (% 68) hasta matür teratom, 7 hasta ise immatür teratom tanısı almıştır. Matür teratom tanısı alan hastalarda kitlenin total çıkarılması tedavide yeterli olmuştur. İmmatür teratom olan hastaların ikisine kemoterapi verilmiştir. Bu hastalardan biri testis tümörü olan ve tanı anında uzak metastazı olan hasta, diğeri ise pelvik yerleşimli tümörü olan ve ameliyatta makroskopik total eksizyon yapılan hastadır. Pelvik kitlesi olan bir hastaya tanı anında hidroüreteronefroz saptanması nedeniyle üreteral stent yerleştirildi. Bir hastada Currarino triadı vardı. Servikal yerleşimli tümörü olan, kitlesi total eksize edilen ve trakeostomi açılan bir hasta ameliyattan 8 ay sonra evde dekanülasyon ve solunum arresti sonucu kaybedildi. Ameliyattan sonra 6 ay- 6yıl (ortalama 2 yıl) takip edildiler.
Sonuç: Teratomlar tüm yaş gruplarında özellikle infant döneminde en sık sakrokoksigeal bölgede görülür. Çoğunlukla tümörün total olarak çıkarılması tedavide yeterli olmakla birlikte özellikle sakrokoksigeal yerleşimli olanlarda rekürrensi en aza indirgemek amacı ile koksiksin de eksize edilmesi gerekmektedir.