TÇCD 2013 31st Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

View Abstract

Poster - 75

THE EFFECTS OF S-METHYLISOTHIOUREA TREATMENT ON EXPERIMENTAL UNILATERAL LUNG CONTUSION İN RATS

AIM: Lung contusion (LC), blunt chest trauma that can accompany a clinical condition, is an important cause of mortality and morbidity. Patients who develop LC ranging from simple oxygen support to serious mechanical ventilation. In this study, S-Methylisothiourea (SMT), which is an inducible nitric oxide synthase inhibitor, was evaluated a role in preventing damage in experimental unilateral LC.

MATERIAL-METHOD: 48 Wistar-Albino rats have been used in this study in 6 groups (n=8). Groups have been arranged as; Control, Control+SMT, early contusion (EC), EC+SMT, late contusion (LC), and LC+SMT. Raghavendran et al. have described the weight drop method that is used to create a LC. SMT (20 mg/kg) was administered intraperitoneally, as follows: the EC+SMT group received the dose for two days; the Control+SMT group and the LC+SMT group received the dose for seven days. The parameters for the biochemical tissue levels included: malondialdehyde (MDA), superoxide dismutase (SOD), catalase (CAT), glutathione (GSH), and nitricoxide (NO). Leukocyte infiltration, alveolar congestion, and edema were evaluated, histopathologically. The tissues were evaluated immuno-histochemically using TUNEL and iNOS staining.

FINDINGS: Leukocyte infiltration, alveolar edema, and congestion were statistically significantly lower in the treatment groups than in the contusion groups. The number of iNOS-positive and TUNEL-positive cells were significantly lower in the treatment groups than in the contusion groups. The tissue NO and MDA levels in the early and late treatment groups were significantly lower than in the contusion groups. The SOD and CAT levels decreased only in the late-term contusion groups, but there was no significant increase in the treatment groups. The GSH levels showed no significant difference between the groups.

RESULT: In light of the histopathological and biochemical data, we believe that the antioxidant effect of SMT can help prevent damage caused by experimental LC.

S-METİLİSOTHİOÜRE TEDAVİSİNİN DENEYSEL TEK TARAFLI AKCİĞER KONTÜZYONU OLUŞTURULAN RATLARDAKİ ETKİLERİ

AMAÇ: Akciğer kontüzyonu (AK), künt toraks travmalarında klinik tabloya eşlik edebilen önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir. Akciğer kontüzyonu gelişen hastalar, travmanın şiddeti ile paralel basit oksijen desteğinden, ciddi mekanik ventilasyona kadar değişik tedavi yöntemlerine gereksinim gösterebilirler. Bu çalışmada, indüklenebilen nitrik oksit sentaz inhibitörü olan S-metilisothioüre’nin (SMT), deneysel tek taraflı AK’da oluşan hasarı önlemedeki rolü araştırılmıştır. GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmada 48 adet dişi Wistar-albino rat altı eşit gruba (n=8) ayrıldı. Gruplar sırasıyla; Kontrol, Kontrol+SMT, erken kontüzyon (EK), EK+SMT, geç kontüzyon (GK) ve GK+SMT şeklinde oluşturuldu. AK oluşturulmasında Raghavendran ve ark.’nın tanımladığı ağırlık düşürme yöntemi uygulandı. EK+SMT grubuna 2 gün, GK+SMT ve Kontrol+SMT grubuna 7 gün intraperitoneal SMT (20 mg/kg) verildi. Biyokimyasal olarak dokuda malondialdehit (MDA), süperoksit dismutaz (SOD), katalaz (KAT), glutatyon (GSH) ve nitrik oksit (NO) düzeyleri araştırıldı. Histopatolojik olarak lökosit infiltrasyonu, alveolar konjesyon ve ödem incelendi. İmmuno-histokimyasal olarak TUNEL ve İNOS boyaları ile dokular incelendi. BULGULAR: Histopatolojik olarak lökosit infiltrasyonu, alveolar ödem ve konjesyon, tedavi gruplarında kontüzyon gruplarına göre anlamlı azaldığı tespit edildi. Ayrıca, iNOS pozitif ve TUNEL pozitif hücre sayılarının tedavi gruplarında kontüzyon gruplarına göre anlamlı azalmış olduğu bulundu. Biyokimyasal olarak NO ve MDA düzeyleri, tedavi gruplarında erken ve geç dönemde kontüzyon gruplarına göre anlamlı düzeyde düşük saptandı. SOD ve KAT düzeylerinin sadece geç dönemdeki kontüzyon gruplarında azaldığı, ancak tedavi gruplarında anlamlı bir yükselme olmadığı görüldü. GSH düzeylerinde ise gruplar arasında anlamlı bir fark gözlenmedi. SONUÇ: Histopatolojik ve biyokimyasal veriler ışığında SMT’nin antioksidan etkisi sayesinde deneysel AK ile oluşan hasarı önlemede etkili olabileceği kanısındayız.

Close