TÇCD 2013 31st Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

View Abstract

Oral Presentation - 27

The role of clinical evaluation in the decision making for surgery in the treatment of necrotizing enterocolitis

Aim: Necrotising enterocolitis (NEC) is the most common gastrointestinal system pathology observed particularly in the premature infants in the neonatal period. The mortality rates reported between 20-50% could be as high as 80% in the patients requiring surgical intervention. Our study evaluates patients who underwent surgery at our clinic with diagnoses of NEC and secondary gastrointestinal perforation.

Materials and Methods: The records of 30 patients who underwent surgery at our clinic with diagnoses of NEC and secondary gastrointestinal perforation between January 2005 and July 2013 were retrospectively examined. The patients were divided into two groups: exitus patients (group-1) and patients with full recovery (group-2). A statistical comparison was made to identify any difference between these two groups for gender, gestational age, birth weight, postnatal age, thrombocyte and leukocyte count, presence of free air in direct abdominal radiography, and gastrointestinal perforation.

Results: Group-1 consisted of 5 female and 7 male patients. Mean gestational age was 33,58±4,67  weeks, with a mean weight of 2153,33±1077,77 grams. 11 patients had thrombocytopenia. While no pneumoperitoneum was detected in three of 12 patients in the preoperative abdominal x-ray, gastrointestinal perforation was detected in all patients during the operation. Group-2 consisted of 13 female and 5 male patients. Mean gestational age was 30,44±4,31 weeks, with a mean weight of 1551,66±710,99 grams. 12 of 18 patients had thrombocytopenia. No pneumoperitoneum was detected in 9 of 18 patients in the preoperative abdominal x-ray. Six of nine patients who had no pneumoperitoneum had intestinal perforation. An evaluation of all patients revealed gastrointestinal perforation in 9 patients (30%) during the operation despite absence of pneumoperitoneum on abdominal x-ray. A collective evaluation of the patients showed that the mortality of operated patients to be 40%. The platelet count were lower (p<0,05) and birth weight were higher (p<0,05) in group-1.

Conclusion: NEC is still the most severe clinical conditions in the neonatal intensive care units. Perforations can be observed during the operation despite no findings supporting gastrointestinal perforation in direct radiograms. Clinical evaluation as well as radiological findings is important during surgical decision making. Rate of mortality in NEC is still high despite advanced medical care and treatments.

Nekrotizan enterokolitin cerrahi tedavisinde klinik değerlendirmenin yeri

Amaç: Nekrotizanenterokolit (NEK) yenidoğan döneminde, özellikle prematürelerde gözlenen gastrointestinal patolojiler içinde en sık görülendir. %20-%50 arasında bildirilen mortalite oranları, cerrahi girişim gerektiren hastalarda %80’e kadar çıkmaktadır. Çalışmamızda, kliniğimizde NEK ve buna ikincil gastrointestinal perforasyon tanısı ile ameliyat edilen hastalarımız ve sonuçları değerlendirilmiştir.

Gereç ve Yöntem: Ocak 2005 ile Temmuz 2013 tarihleri arasında ameliyat edilen NEK ve buna ikincil gastrointestinal perforasyon tanısı ile ameliyat edilen 30 hastanın kayıtları geriye dönük olarak incelenmiştir. Hastalar eksitus olan (grup-1) ve şifa ile taburcu olan (grup-2) şeklinde iki gruba ayrıldı. Bu iki grup arasında cinsiyet, gestasyonel yaş, doğum ağırlığı, postnatal yaş, trombosit ve lökosit sayıları, direkt karın grafisinde serbest hava varlığı ve gastrointestinal perforayon açısından fark olup olmadığı istatiksel olarak karşılaştırılmıştır.

Bulgular: Grup-1’de, 5 kız 7 erkek hasta vardı. Ortalama gestasyonel yaş 33,58±4,67 hafta, ağırlık 2153,33±1077,77 gramdı. 11 hastada cerrahi girişim kararı alındığında trombositopeni vardı. 12 hastanın 3’ünde ameliyat öncesinde direkt karın grafisinde serbest hava gözlenmemekle birlikte hastaların tamamında ameliyatta gastrointestinal perforasyon tespit edilmiştir. Grup-2’de 13 kız, 5 hasta vardı. Ortalama gestasyonel yaş 30,44±4,31 hafta, ağırlık 1551,66±710,99 gramdı. 18 hastanın 12’sinde trombositopeni vardı. 9 hastada ameliyat öncesinde direkt karın grafisinde serbest hava gözlenmiştir. Kalan 3 hastada ameliyatta gastrointestinal perforasyon gözlenmemiştir. Karın grafisinde serbest hava gözlenmeyen 9 hastanın 6’sında ameliyatta gastrointestinal perforasyon tespit edilmiştir. Hastalar topluca değerlendirildiğinde 9 hastada karın grafisinde serbest hava görülmemesine rağmen ameliyatta intestinal perforasyon tespit edilmiştir. Mortalite oranı %40 olarak bulunmuştur. Her iki grup karşılaştırıldığında exitus grubunda trombosit değerlerinin anlamlı olarak düşük, doğum ağırlığının da yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<0,05).

Sonuç: NEK halen yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin en ciddi klinik tablolarından birini oluşturmaya devam etmektedir. Radyolojik çalışmalarda gastrointestinal perforasyonu destekleyen bulgular olmamasına rağmen ameliyat esnasında gastrointestinal perforasyonlar gözlenebilmektedir. Cerrahi girişim kararının verilmesi esnasında sadece radyolojik bulgular değil klinik değerlendirmenin de önemi büyüktür. NEK’te mortalite oranı, ilerleyen tıbbi bakım ve tedavilere rağmen halen yüksek olarak devam etmektedir.

Close