Oral Presentation - 121
IDEAL APPROACH TO VOIDING DYSFUNCTIONS IN CHILDREN
Introduction: We share our experience on treatment of children associated with voiding dysfunction.
Patients and methods: A total of 82 children who treated for voiding dysfunction between 2011 and 2012 were reviewed. The severity of voiding dysfunction was determined according to Onen’s voiding dysfunction symptom scale.
Results: Forty-four were girl and 38 were boy. Mean age was 8.1 years. 31 were fatty children. The most frequent symptoms were incontinence, UTI, and persistent reflux. Total voiding dysfunction symptom score was 13.2 (based on Onen’s voiding dysfunction symptom scale). This score decreased to 4.3 after treatment. The type of voiding dysfunction was night-type in 6 children, day-type in 47, and night plus day type in the remaining 29 children. Ultrasound revealed thick walled empty bladder in 26, thick walled full and empty bladder in 12 and trabeculation in 6 patients. Voiding diary revealed low fluid intake, low voiding volume and frequent voiding. Uroflowmetry revealed overactive sphincter (42), abnormal voiding pattern (32), high voided volume (23) and low voided volume (15). VCUG revealed reflux (36), spinning top (14), low bladder capacity (12), and trabeculation (9). Treatment modality was behaveral therapy in 15 children, behaveral plus constipation therapy in 11, behaveral plus constipation plus anticolinergic therapy in 23, full urotherapy including biofeedback in 24 patients. After 7-30 months follow-up, full success was observed in 74 children, partial success in 5, and failure in 3 patients.
Conclusions: Bladder ultrasound and EMG uroflowmetry are useful in the diagnosis as well as follow-up of children with voiding dysfunction. On the other hand, voiding diary is a relatively invasive procedure that difficult to objectively perform and does not offer safe enough findings. Onen’s voiding dysfunction symptom scale is an easy and practical scale to apply that determine the type and severity of voiding dysfunction promptly. Moreover, it determines the effectiveness of therapy during follow-up of such patients. The majority of UTI, reflux and constipation that associated with voiding dysfunction resolve spontaneously after about two years period of prompt urotherapy.
ÇOCUK İŞEME BOZUKLUKLARINA AKILCI YAKLAŞIM
Amaç: Çocuklardaki işeme bozukluklarına yaklaşım konusundaki deneyimlerimizi paylaşmak.
Gereç ve yöntem: 2011-2012 arasında işeme bozukluğu tanısıyla takip ve tedavi edilen 82 çocuk değerlendirildi. İşeme bozukluğu şiddeti Önen İşeme Bozukluğu Skalasına göre belirlendi.
Bulgular: Çocukların 44’ü kız, 38’i erkekti. Yaş ortalaması 8.1 yıldı. Çocukların 31’i beklenen ağırlıklarının %30’undan daha fazla kiloya sahipti. En sık başvuru şikayetleri idrar kaçırma, İYE ve tedaviye yanıtsız VUR’du. Gece-gündüz toplam işeme bozukluğu skoru(İBS) ortalama 13.2’ydi. Tedavi sonrası İBS ortalama 4.3’tü. İşeme bozukluğu tipi; çocukların 6’sında sadece gece, 47’sinde sadece gündüz ve 29’unda ise gece-gündüzdü. USG’de boş mesane duvar kalınlığı(MDK) artışı(26), hem boş hem dolu MDK artışı(12) ve trabekülasyon(6) saptandı. İşeme günlüğü bulguları; az sıvı alımı, düşük işeme hacmi, idrar kaçırma ve sık işemeydi. Üroflowmetri bulguları; aşırı aktif sfinkter(42), bozuk işeme paterni(32), yüksek işeme hacmi(23) ve düşük işeme hacmiydi(15). İSUG bulguları; VUR(36), spinning top(14), düşük mesane kapasitesi(12) ve trabekülasyondu(9). Olguların 15’ine sadece davranış tedavisi(DT), 11’ine DT+kabızlık tedavisi(KT), 23’ünde DT+KT+Antikolinerjik(AK), 3’üne DDAVP+enürezis motivasyon tedavisi(EMT), 5’ine DDAVP+EMT+DT+KT+AK, 24 olguya ise biofeedback dahil tam üroterapi uygulandı. 7-30 aylık takip sonrasında 74’ünde tam başarı, 5’inde kısmi başarı sağlanırken, 3 olguda başarı sağlanamadı.
Sonuçlar: Mesane USG ve EMG’li üroflowmetri işeme bozukluğu tanı ve takibinde faydalıdır. Ancak, işeme günlüğü zor uygulanabilen bir invazif yöntem olarak çoğu çocukta güvenli ve yeterli bilgi sağlamamaktadır. Önen işeme bozukluğu skalası, işeme bozukluklarının şiddetini ve özellikle de tedaviye yanıtı belirlemede çok faydalı ve kolay uygulanabilen pratik bir noninvazif yöntemdir. Tipi ve şiddeti doğru saptanmış işeme bozukluklarının büyük bir çoğunluğu yaklaşık 2 yıllık etkin üroterapiden sonra tam düzelme sağlamaktadır. Bu olguların çoğuna eşlik eden İYE, VUR ve kabızlık da ek bir tedaviye gerek kalmadan belirgin düzelmektedir.