Oral Presentation - 32
OUR 20 YEARS EXPERIENCE AT CONGENİTAL DUODENAL OBSTRUCTİONS: ASSESSMENT OF 46 CASES
AIM: In this study we aim to show our clinical experience and our cases who were operated because of congenital duodenal obstruction diagnosis between 1993 and 2013 at our clinic.
MATERIAL – METHODS: Between 1993 and 2013 we reviewed 46 cases’s sex, antenatal diagnosis, diagnostic period, accompanied congenital anomalies, operation time, type of operation, type of patology, feeding time, hospitalization duration, early and late complications retrospectively.
RESULTS: We had 27 male and 19 female patients. Ten years period between 1990 and 2013 perinatal scanning programs didn’t spread that’s why antenatal diagnosis were rarely seen but between 2003 and 2013 most of patients had antenatal diagnosis. Cases who didn’t have antenatal diagnosis diagnosed when patient became semptomatic and after radiological studies but cases who had antenatal diagnosis confirmed early stage by radiological studies.Most of our cases had accompanied congenital anomalies. This anomalies were congenital heart diseases (n=10), malrotation (n=10), down syndrome (n=5), type C oesophagus atresia (n=4), bilateral choanal atresia + tracheal atresia (n=1). Operation time were proportional with antenatal diagnosis at first 10 years period and changed between 2-15 days, at second 10 years period operation time changed between 2-4 days. As surgical procedure except one case we performed Diamond shape duedenoduedenostomy procedure and didn’t use transanastomotic tube. The reason of duodenal patologies are duodenal web (n=24), type 2 and type 3 duodenal atresia (n=12), annular pancreas (n=7), malrotation + ladd tapes (n=2), preduodenal portal vein (n=1). Feeding time of cases changed between 7-13 days. All of our cases were given total parenteral nutrition during starvation times. Hospitalization durations changed between 9-41 days due to accompanied congenital anomalies. As an early complication our 2 cases had wound side infection but we changed their medical dressing without need surgical interventions. Because of delay of intestinal movements our 4 cases feeding time delayed 10 or more days. Our 5 case died because of serious cardiac problems otherwise we didn’t have mortality. During long-term follow-up of our patients there wasn’t complications secondary to surgery.
CONCLUSİON: Congenital duodenal obstructions are anomalies which seen rarely during neonatal period. Antenatal diagnosis of anomaly shortens postnatal intervention time and reduce complications of late stage interventions. In our series; we saw that patients who has antenatal diagnosis are operated at early stage and their accompined congenital anomalies can be diagnosed and treated at early stage.
KONJENİTAL DUODENAL OBSTRUKSİYONLARDA 20 YILLIK DENEYİMİMİZ: 46 OLGUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
AMAÇ: Kliniğimizde 1993-2013 yılları arasında konjenitalduodenal obstrüksiyon tanısı ile opere edilmiş olan olgularımızın verilerinin ve klinik deneyimimizin sunulması amaçlandı.
MATERYAL – METOD: 1993-2013 yılları arasında opere edilmiş olan 46 olgu,cinsiyet, antenatal tanı varlığı, tanı koyma süreci, eşlik eden konjenitalanomali varlığı, operasyon zamanı, operasyon şekli, tespit edilen patolojinin şekli, beslenme zamanı, yatış süresi, erken ve geç komplikasyonlar açısından retrospektif olarak tarandı.
BULGULAR: hastalarımızın 27’si erkek, 19’u kız idi. 1990-2003 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde perinatal tarama programlarının daha az yaygın olması nedeniyle antenatal tanı varlığı çok az görülürken, 2003-2013 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde hastaların büyük çoğunluğunun antenatal tanısının olduğu görüldü.Antenatal tanısı olmayan olgularda tanı koyma süreci olgunun semptomatik hale gelmesi ve sonrasında radyolojik tetkikler yapılması şeklinde olurken, antenatal tanılı olgularda erken dönemde radyolojik tetkiklerle tanınınteyit edilmesi şeklinde olmuştur. Olgularımızın büyük çoğunluğunda eşlik eden konjenital anomaliler olduğu görüldü. Bu anomalilerin dağılımı sıklık sırasına göre; Konjenital kalp hastalıkları(n=10), Malrotasyon (n=10), Down Sendromu (n=5), Tip C Özofagusatrezisi (n=4), Bilateralkoanalatrezi + trakealatrezi (n=1) şeklinde idi. Operasyon zamanı da antenatal tanının varlığı ile orantılı olarak ilk 10 yıllık dönemde 2-15 gün arasında değişirken, ikinci 10 yıllık dönemde operasyon zamanının 2-4 gün arasında değişiklik gösterdiği görülmektedir. Cerrahi yöntem olarak 1 olgu hariç tümolgularda Diamond-ShapeDuodenoduodenostomi yöntemi uygulandı ve olguların hiçbirinde transanastomotik tüp kullanılmadı.Duodenalobstruksiyona neden olan patolojilerinin dağılımı sıklık sırasına göre;duodenal web (n=24), tip 2 ve tip 3 duodenalatrezi (n=12) anüler pankreas (n=7), malrotasyon+ladd bantları (n=2), preduodenal portal ven (n=1) şeklinde dağılım göstermekte idi.Olguların beslenme zamanı 7-13 gün arasında değişiklik göstermekte idi. Olgularımızın tümüne açlık süreleri boyunca total parenteralnutrisyon desteği verildi. Yatış süreleri ek anomali varlığına bağlı olarak 9-41 gün arasında değişiklik göstermekteydi. Erken komplikasyon olarak 2 olgumuzda yara yeri enfeksiyonu tespit edildi,bu olgular cerrahi onarım gerektirmeden pansumanlarla tedavi edildi. 4 olgumuzda ise barsak hareketlerinin geç başlaması nedeniyle beslenme süreleri 10 gün ve daha uzun olacak şekilde gecikmiştir. 5 olgumuzun ağır kardiyak sorunları nedeniyle ex olması dışında mortalitemiz olmadı. Hastalarımızın uzun dönem takiplerinde cerrahiye sekonder gelişmiş bir komplikasyona rastlanmadı.
SONUÇ: Konjenitalduodenal obstrüksiyonlar yenidoğan döneminde nadir görülen bir anomalidir. Bu anomalinin varlığının antenatal dönemde anlaşılması hem postnatal girişim süresini kısaltmakta, hem de geç dönemde yapılacak girişimlerin neden olabileceği komplikasyonları en aza indirmektedir. Kendi serimizde de antenatal tanısı olan olguların daha erken tetkik edilip opere edildiklerini, eşlik eden konjenitalanomalilerin dedaha erken tanınıp tedavi edildiği görülmüştür.