TÇCD 2013 31st Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

Aim: Umbilical cord hernia is a rare condition resulting from developmental failure of body wall. It has an amniotic sac only containing intestinal loops protruding through a defect with a diameter less than 4 cm. Herein, a case with umbilical cord hernia containing only caudate lobe of the liver is presented.

Case Report: A 2600 gram female newborn was referred to our hospital with the diagnosis of omfalosel. She passed her meconium and urine. Her general condition was good. Her physical examination revealed an umbilical cord hernia with a diameter of 3,5 cm. Abdominal ultrasound, total body X-ray, echocardiography and cranial ultrasound revealed absence of associated anomaly. Bowel ischemia was suspected because of dusky color; therefore urgent surgical repair was planned. When the sac was opened, it was seen that there was no bowel in it. Instead, caudate lobe of the liver was the only content. The liver was dissected free from the sac and repositioned into the abdomen without any respiratory impairment. There was no associating intestinal anomaly. She fed orally on postoperative second day, and was discharged on sixth day uneventfully.

Conclusion: There are very few reports in the literature revealing cases with umbilical cord hernia with liver content in it. This unusual and rare content should be kept in mind in cases with umbilical cord hernia which is dark in color not to cause any fatal liver damage.

Amaç: Umbilikal kord hernisi karın duvarı katlantılarının gelişimsel bozukluğundan kaynaklanan ender bir durumdur. Çapı 4 cm’den küçük bir açıklıktan herniye olan barsakların tek içerik olduğu amniotik bir keseden ibarettir. Burada tek içeriği karaciğer kaudat lob olan umbilikal kord hernili bir olgu tartışılmıştır.

Olgu sunumu: 2600 gr ağırlığında kız bebek hastanemize omfalosel öntanısıyla sevk edildi. Genel durumu iyi olan olgunun mekonyum ve idrarını yaptığı öğrenildi. Fizik incelemede 3,5 cm çapı olan umbilikal kord hernisi mevcuttu. Abdominal ultrason, tüm vücut grafisi, ekokardiyografisi ve kraniyel ultrasonu normal olan olguda ek anomali saptanmadı. Herni kesesinin koyu mor renk olmasından dolayı barsak iskemisinden şüphelenilerek acil ameliyat kararı verildi. Kese açıldığında içeriğinde barsak olmadığı, onun yerine karaciğer kaudat lobunun olduğu görüldü. Eksplorasyonda barsaklarda ek anomali olmadığı görüldü. Karaciğer herni kesesinden ayrılıp serbestlendi ve batın içine ventilasyonu etkilenmeden rahatlıkla yerleştirildi. Postoperatif 2. gün ağızdan beslenen hasta 6.gün sorunsuz olarak taburcu edildi.

Sonuç: Literatürde rapor edilmiş içeriği sadece karaciğer olan umbilikal kord hernili olgu çok az sayıdadır. Fatal karaciğer hasarını önlemek için koyu mor renkli umbilikal kord hernili olgularda bu ender ve alışılmadık içerik akılda tutulmalıdır.