TÇCD 2013 31st Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

View Abstract

Oral Presentation - 39

ANALYSIS OF OXIDATIVE AND HISTOPATHOLOGICAL CHANGES IN PENILE TISSUES OF RATS DUE TO ELECTROCAUTERY

Objective: Electrocautery is a safe, effective and frequently used technique with ease of use in controlling bleeding. Although there are a number of studies showing the damages to vessel, nerve and soft tissues caused by electrocautery, the effects on the penile tissue remain unknown. Thus this experimental study aimed to examine the oxidative and histopathological changes due to electrocautery.

Material and method: Eighteen male rats used in this study. In control group (CG, n:6), all the penile tissue is sampled without any process after anesthesia with ketamin hydrocloride. In monopolar cautery group (MPG, n:6), 15 watts monopolar cautery lasting 5 seconds is used in 2 mm2 area on the ventral side of penile shaft, 0,5 cm proximally from the edge of the glans in the midline. Bipolar cautery is used with the previous tecnique in bipolar cautery group (BPG, n:6). Penile tissues are sampled after 90 minutes of cautery. The treated area, edge of the glans and dorsal side are examined individually for oxidative stress markers ( malondialdehyde-MDA, nitric oxide-NO, superoxide dismutase-SOD) and histopathological findings (inflamation, fibrosis, epithelial loss, vascular obliteration, and trichrom and S-100 staining). Values obtained are compaired with Kruskal Wallis test.

Results: NO and MDA values were significiantly increased, whereas SOD values were significiantly decreased in MPG than CG (p<0,05). MDA values were significiantly increased in BPG than CG, SOD values were significiantly decreased in BPG than CG (p<0,05). MDA values were significiantly increased in MPG than BPG (p<0,05). Inflamation, fibrosis, epithelial loss, trichrom staining and vascular obliteration  were significiantly increased in the cautery treated area, whereas S-100 staining were decresed in MPG and BPG than CG (p<0,05). Thre was no significiant difference between MPG and BPG with respect to histopathologic parameters. S-100 staining was significiantly increased  in MPG and  BPG than CG, and in MPG than BPG in the dorsal side samples (p<0,05). S-100 staining was significiantly increased  in BPG than CG and MPG in the edge of the glans (p<0,05).

Conclusion: These findings revealed that electrocautery causes inflamation, fibrosis, epithelial loss, nerve injury, vascular obliteration and oxidative damage in penil tissue in the early period. However the tissue damage was found to be limited to the treated area.

SIÇAN PENİL DOKUSUNDA ELEKTROKOTERE BAĞLI OKSİDATİF VE HİSTOPATOLOJİK DEĞİŞİKLİKLERİN İNCELENMESİ

Amaç: Elektrokoter kanama kontrolü için sık başvurulan kolay uygulanabilir, güvenli ve etkin bir yöntemdir. Elektrokoterin damar, sinir ve yumuşak dokuda hasara yol açabileceğini bildiren çalışmalar bulunmakla birlikte penil dokuda oluşturduğu etkiler bilinmemektedir. Bu amaçla penil dokuda elektrokotere bağlı oksidatif ve histopatolojik değişiklikleri incelemek üzere deneysel bir çalışma planlanmıştır.

Yöntem: Çalışmada 18 adet erkek sıçan kullanılmıştır. Ketamin hidroklorür ile anestezi uygulandıktan sonra kontrol grubunda (KG, n:6) bir işlem yapılmadan tüm penil doku örneklenmiştir. Monopolar koter uygulanan grupta (MPG, n:6) penil şaftının ventral yüzünde orta hatta glans ucundan 0.5 cm proksimale 2 mm2 lik alana 5 sn süreyle 15 Watt monopolar koter uygulanmıştır. Bipolar koter uygulanan grupta (BPG, n:6) aynı yöntemle bipolar koter uygulanmıştır. Penil dokular koter uygulanmasından 90 dk sonra örneklenmiştir. Alınan dokular işlem uygulanan alan, glans ucu, dorsal yüz ayrı ayrı olacak şekilde oksidatif hasar belirteçleri (malondialdehit-MDA, nitrik oksit-NO, süperoksit dismutaz-SOD) ve histopatolojik açıdan (inflamasyon, fibrosis, epitel kaybı, vasküler obliterasyon, trikrom ve S-100 boyanması) incelenmiştir. Elde edilen değerler Kruskal Wallis testi ile karşılaştırılmıştır.

Bulgular: MPG’da NO ve MDA değerlerinin KG’na göre anlamlı derecede artmış olduğu, SOD değerlerinin ise KG’ye göre anlamlı derecede azalmış olduğu görüldü (p<0.05). MDA değerlerinin BPG’da KG’na göre anlamlı derecede artmış olduğu, SOD değerlerinin BPG’de KG’ye göre anlamlı derecede azalmış olduğu görüldü (p<0.05). MPG’de MDA değerlerinin BPG’ye göre anlamlı derecede artmış olduğu görüldü (p<0.05). Koter uygulanan alanın histopatolojik incelemesinde MPG ve BPG’de KG’na göre inflamasyon, fibrozis, epitel kaybı, trikrom boyanması ve vasküler obliterasyonun anlamlı derecede artmış olduğu, S-100 boyanmasının ise azalmış olduğu izlendi (p<0.05). Histopatolojik parametreler açısından MPG ve BPG arasında fark saptanmadı. Dorsal yüzden alınan örneklerde S-100 boyanmasının MPG ve BPG’de KG’na göre, MPG’de ise BPG’ye göre anlamlı derecede artmış olduğu görüldü (p<0.05). Glans ucunda BPG’de KG ve MPG’ye göre S100 boyanmasında anlamlı derecede artmış olduğu görüldü (p<0.05).

Sonuç: Bu sonuçlar MP ve BP koter uygulanmasının erken dönemde penil dokuda inflamasyon, fibrosis, epitel kaybı, sinir hasarı ve vasküler obliterasyonda artışa ve oksidatif hasara yol açtığını göstermektedir. Ancak oluşan doku hasarının işlem uygulanan alanla sınırlı olduğu görülmüştür.

Close