Autoamputation of ovaries. Prentation of three cases
Aim:
Fetal ovarian cysts developing in prenatal period due to the hormonal environment period can lead to complications such as torsion. We present here three cases with wandering adnexias.
Material and methods:
Age distribution was found as 1,6 ve 11 months. Prenatal diagnosis of all patients was established prenatally and decided to operation because of absence of any regression. In all cases, ultrasound was diagnostic CT was taken for verification purposes in only one patient. Diagnosis was made during the operation in first two cases but in last case diagnosis was made preoperatively due to the increase of the experience. The exploration showed that the right ovary was gone to autoamputation in all cases. In one cases amputated ovary was fixed partially with a small pedicle of omentum, in other two cases they were complately free. Laparoscopic approach has been used in all cases. Post operative follow up was uneventfull.
Conclusion:
All ovarian cysts should be follow up carefully. Wandering ovary due to autoamputation should be kept in mind during follow-up. These cyst, contrast to other ovarian cyst, do not regress spontaneously and must removed with minimally invasive approach.
YENİDOĞANDA OVER KİSTİNİN OTOAMPUTASYONU: ÜÇ OLGU SUNUMU
Amaç:
Fetal overlerde maternal hormonal aktivite dolayısı ile antenatal kistler oluşabilir. Küçük basit kistlerin pek çoğu doğum sonrası dönemde kendiliklerinden kaybolurken büyük kistler torsiyon gibi komplikasyonlara neden olabilirler. Burada fetal dönemde ortaya çıkan ve süreç içinde otoamputasyona uğrayan üç over kisti olgusu sunulmuştur.
Olgular ve yöntem:
Prenatal ultrasonda over kisti saptanan(5-9 cm arasında) üç bebek postnatal bulguların devam etmesi üzerine kistik diğer hastalıklar da ayırıcı tanıda yer almak üzere, ileri tanı ve tedavi amacıyla kliniğimize yönlendirildi. Hastaların tümü bir yaş altındaydı (1,6 ve 11 ay). Ultrasona ek olarak bir hastada doğrulama amacıyla BT çekildi. İlk iki hastanın kesin tanısı operasyon sırasında konuldu, son olguda ise deneyimimizin artmasına bağlı olarak preoperatif doğru tanı konulmuştur. Tüm hastaların ameliyatı laparoskopik olarak yapıldı. Eksplorasyonda, tüm olgularda sağ over ile birlikte tuba otoampüte olmuştu. Birinde overin omentuma implante olduğu, diğer olgularda ise kistik yapıdaki overlerin tümüyle serbest olduğu görüldü. Kistler aspire edildikten sonra port yerinden dışarıya alındılar. Tüm olgular P.O 1.gün şifa ile taburcu edildi.
Sonuç:
Yenidoğan over kistleri dikkatli takip edilmelidir, bunlarda ilerleyen zamanda da torsiyon ve amputasyon gelişebilir. Literatürde çok az sayıda bildirilmiş olmasına rağmen kendi serimizden hareketle sanılandan fazla olgu bulunduğu düşüncesindeyiz. Hareketli doğumsal kistlerin ayırıcı tanısında otoampute over kistleri de bulunmalıdır. Bu kistler uzun süre beklemekle spontan regrese olmazlar ve cerrahi çıkarılmaları gerekir. Cerrahi girişimin tüm yaş gurubu çocuklarda minimal invazif tekniklerle yapılması uygun ve güvenli bir yoldur.