TÇCD 2015 33rd Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

View Abstract

Oral Presentation - 73

INVESTIGATION OF TESTICULAR DEVELOPMENT IN THE RAT FETUSES WITH INTRAUTERINE GROWTH RETARDATION IN THE POSTNATAL PERIOD

B Altan, EB Bulut, B Çalışkan, A Güven, İ Sürer, S Demirbağ
Gulhane Military Medical Faculty Department of Pediatric Surgery

Intrauterine growth retardation is a common problem in newborns all over the world. It is responsible for the increase in perinatal mortality and morbidity, and according to the fetal programming hypothesis. In this study, the possible adverse effects of intrauterine growth retardation on the testes are investigated. 12 pregnant rats were divided into three groups: 6 rats in the group 1at 18 days of gestation were performed bilateral uterine artery ligation. 2 was selected as the control group and no action was taken during pregnancy. Group 3 were in order to exclude the negative effects of the surgery, only laparotomy was performed at the 18th day of pregnancy without uterine artery ligation. Later on day 21th of pregnancy, a cesarean section was performed in all pregnant rats and the obtained testicular tissue of the offspring was evaluated histologically. Testis diameter, the number of seminiferous tubules, seminiferous tubule diameter, Sertoli cells and spermatogonia of each of the seminiferous tubules of the testis were considered as criteria for development. Significance was set at p < 0.05, with a Bonferroni correction for multiple comparisons.The testes were significantly smaller in fetus with intrauterine growth retardation than in the other groups. The number and diameter of seminiferous tubules, sertoli cell number and spermatogonia number were also significantly lower (p < 0.05). In conclusion, we can say that intrauterine growth retardation has an adverse effect on testicular tissue atrophy, as well as it may be a systemic problem that affects all the fetus.

İNTRAUTERİN GELİŞME GERİLİĞİ OLAN RAT FETUSLARDA POSTNATAL DÖNEMDE TESTİS GELİŞİMİNİN İNCELENMESİ

B Altan, EB Bulut, B Çalışkan, A Güven, İ Sürer, S Demirbağ
Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD

Giriş: İntrauterin gelişme geriliği tüm dünyadaki yenidoğanlarda oldukça yaygın olarak görülen  bir problemdir. Perinatal dönemdeki mortalite ve morbidite artışından sorumlu olduğu gibi literatürde kabul görmüş olan fetal programlama hipotezine göre  sebep olduğu epigenetik değişikliklerden dolayı postnatal dönemde de fetus üzerindeki olumsuz sistemik etkisini devam ettirmektedir. İntrauterin gelişme geriliğine bağlı olarak sıklığı arttığı bilinen  bazı hastalıkların yanısıra testisler üzerindeki olumsuz etkisini inceleyen çalışmalara literatürde rastlanmamıştır. Bu çalışmada intrauterin gelişme geriliğinin testisler üzerindeki muhtemel olumsuz etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır.

 Materyal ve metot:  Çalışmada 12 adet gebe rat 3 gruba ayrılarak 1. gruptaki 6 adet rata gebeliklerinin 18. gününde bilateral uterin arter ligasyonu yapıldı. 2. grup kontrol grubu olarak seçildi ve gebelik süresince işlem yapılmadı. 3. gruba ise cerrahinin olumsuz etkisini dışlayabilmek amacıyla gebeliğin 18. gününde uterin arter ligasyonu yapılmadan sadece laparotomi yapıldı. Daha sonra gebeliğin 21. gününde tüm gebe ratlara sezeryan yapılarak yavrular dışarı alındı ve yavrulardan elde edilen testis dokuları histolojik olarak değerlendirildi.  Testis çapları, seminifer tübül sayıları, seminifer tübül çapları, herbir seminifer tübüle ait sertoli hücre sayıları ve spermatogonium sayıları testisin gelişmişliği için kriter olarak kabul edildi. Bulgular Bonferroni düzeltmeli çoklu karşılaştırma testleri ile ve p < 0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi.

 Bulgular: intrauterin gelişme geriliği oluşturulan gruptaki fetusların testisleri diğer gruplardakine göre anlamlı olarak küçük olmakla birlikte seminifer tübül sayıları ve çapları ile spermatogonium sayıları da anlamlı olarak düşük bulundu ( p<0,05).

 Sonuç: intrauterin gelişme geriliğinin testis dokuları üzerinde atrofi olarak değerlendirilebilecek olumsuz etkisi olduğunun yanı sıra, fetusu tümüyle etkileyen sistemik bir problem olduğu fikrini de güçlendirmiştir.

Close