Poster - 154
One Month Ongoing Intussusception
E Aydın
Bahcelievler State Hospital, Department of Pediatric Surgery
Aim:
To present a case operated due to suspected intussusception and
diagnosed as lymphoma
Case:
A six years old boy was admitted tour clinic with a
complaint of colicky abdominal pain and bilious vomiting for the last month. No
pathology was found at his examinations in other clinics. He had tenderness and
defense at physical examination but no mass was palpated. All biochemical
parameters were normal except leukocytosis. Abdominal X-ray was normal. 3cm
long intussusception was found at ileocecal part at ultrasound. He had colicky
abdominal pain at his follow up and bilious content at nasogastric tube.
Pneumotic reduction was performed but no intussusception was found. Air passage
to the proximal part of intestine was normal but there was a mass image at
ileocecal valve. Edematous and pseudomembranous intestinal segment was found. There
was multiple lymph nodes at mesenteric area. Ileoascendostomy was performed.
Pathology was reported as Burkitt lymphoma. He received two cycles of
chemotherapy at post-operative period. He is still event free for the last
year.
Conclusion:
One must remember that lymphoma can be the lead point in intussuseption.
Bir Aydır Süregelen Invajinasyon
E Aydın
Bahçelievler Devlet Hastanesi Çocuk Cerrahi Kliniği, İstanbul
Amaç:
İnvajinasyon şüphesi ile opere edilen ve lenfoma saptanan
olguyu ve tedavi yaklaşımını sunmaktır.
Olgu:
Altı yaşında erkek olgu acil servisimize bir aydır olan
kolik karın ağrısı ve aralıklı olan safralı kusma nedeni başvurdu. Dış merkezde
yapılan tetkiklerinde patoloji saptanmayan olgunun fizik muayenesinde batında
ele gelen kitle bulunmamaktaydı ancak batın sağ üst ve alt kadranlarda
hassasiyeti ve defansı mevcuttu. Kan tahlillerinde hafif lökositoz dışında
pozitif bulgu saptanmadı, biyokimyasal parametreleri normaldi. Karın grafisinde
gaz dağılımı eşitti. Batın ultrasonu ileoçekal bölgede yaklaşık 3cm’lik invajine
segment ile uyumlu olarak raporlandı. Nazogastrik drenajda safralı geleni mevcuttu.
Takibinde kolik karın ağrısının olması ve yapılan kontrol batın ultrasonunda
3cm’lik ileoçekal invajinasyonun sebat ettiğinin raporlanması üzerine pnömotik
redüksiyon planlandı. Olguya sedasyon altında yapılan pnömotik redüksiyon
işlemi esnasında invajine barsak segmenti görülmedi ve çekumdan ileuma gaz
geçişi mevcuttu. Ancak skopide ileoçekal bölgede geniş bir dolum defekti
görüldü. Dolum defektinin kaybolmaması ve işlem öncesi çocuğun akut batın
tablosunun devam etmesi nedeni ile laparatomi kararı alındı. Eksplorasyonda ileoçekal
bölgede barsak anslarının ödemli ve üzerinin pseudomembran ile kaplı olduğu
görüldü. Mezenter üzerinde multiple lenf nodları görüldü. İleoçekal bölgede
lümen içinde yaklaşık 6cm çapında, sert, yarı mobil, posteriorunda barsağı
kendi içine invajine eden bir kitle palpe edildi. Olguya ileum, çekum ve
asendan kolunu kapsayacak şekilde yaklaşık 25cm barsak rezeksiyonu ve
ileoasendostomi ve lenf nodu örneklemesi yapıldı. Patolojisi Burkitt lenfoma olarak
raporlanan olgu post operatif dönemde iki kür kemoterapi aldı. Olgu
postoperatif 1.yılında sorunsuz olarak takip edilmektedir.
Sonuç:
Çocukluk çağında sık karşılaşılan invajinasyon
olgularında lenfomanın da patolojiye sebep olabileceği unutulmamalıdır.