Poster - 32
“H” Type Rectovestibular fistula presented with vulvar abscess
A Temiz, SS Ezer, E İnce, HÖ Gezer, A Hiçsönmez
Baskent University Faculty of Medicine Department of Pediatric Surgery
Aim: “H” type rectovestibular fistula with normal anus is very rare condition of anorectal anomalies. Different nomenclatures have been used to describe this anomaly, including N-type fistula, perineal canal or double termination of the alimentary tract. The etiology and management of this anomaly are still controversial. This study presents a case with rectovestibular fistula with vulvar abscess and cellulitis.
Case: A one month old female patient, presented with left vulvar hyperemia, swelling and discharge of faeces from left labium majus. Physical examination revealed the left labial abscess with fistula and cellulitis. Discharge of faeces from fistula was seen. Anorectal examination was normal. Antibiotherapy was administered. Fistulography demonstrated connection with rectum. No:6 feeding was passed through the fistula. Rectal orifis was seen 0,5 cm above the dentate line. Sigmoid colostomy was performed. Cellulitis and abscess recovered after one week. One month later, definitive operation was done. Fistulectomy was performed via perineal semilunar incision with vertical incision above the fistula tract. Rectal connection was closed with interrupted sutures as two layers. Distal colostography was normal at the end of the first month. Colostomy was closed. The patient was good in 3 months’ follow-up visit.
Conclusion: Congenital anorectal anomalies must consider in patients with vulvar abscess and cellulitis, especially with faeces discharged. Surgical treatment of “H” type anorectal anomaly without colostomy was described in literatures. However we think that staged surgery with colostomy facilitates the recovery process and reduces recurrence rate.
Vulvar abse ile beliren H - tipi rektovestibüler fistül
A Temiz, SS Ezer, E İnce, HÖ Gezer, A Hiçsönmez
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
Giriş: Anorektal anomali tiplerinden olan normal anüsün eşlik ettiği “H” tip rektovestibüler fistül oldukça nadir görülür. Literatürde “N” tip, perineal kanal, çift sonlanımlı gastroinetstinal sistem şeklinde farklı adlandırmalar da kullanılmıştır. Bu hastaların etiyolojisi ve tedavi seçenekleri halen tartışmalıdır. Vulvar abse ve selülit tablosu ile beliren normal anüslü, H tip rektovestibüler fistüllü olgu sunulmuştur.
Olgu: 1 aylık kız hasta 1 haftalıkken başlayan, sol labium majusunda şişlik, kızarıklık ve gaita gelme şikayeti ile başvurdu. Muayenesinde sol labium majusta abse ve selülit tablosu mevcuttu. Abse kavitesinden gaita deşarjı izlendi. Anorektal muayenesi normaldi. Antibiyotik tedavisi başlandı. Fistülografi çekildi. Fistül traktının rektum ile bağlantılı olduğu görüldü. Anestezi altında yapılan muayenesinde fistül traktının içinde no:6 feeding sonda geçebilecek kadar geniş olduğu ve rektumdaki açılım noktası anal kriptlerin 0,5 cm proksimalinde görüldü. Konjenital “H” tip anorektal anomali tanısı ile sigmoid kolostomi yapıldı. 1 haftanın sonunda selülit tablosu düzeldi. 1 ay sonra definitif ameliyatı yapıldı. Perineye yapılan semilunar insizyon fistül traktı doğrultusunda yapılan vertikal insizyon ile birleştirildi. Fistül traktı künt ve keskin diseksiyonla rektum duvarına kadar serbestleştirilerek eksize edildi. Rektumdaki açıklık tek tek sütürler ile çift kat şeklinde onarıldı. Ameliyat sonrası takibi sorunsuz olan hastanın 1 ay sonra çekilen distal kolon grafisi normaldi. Kolostomisi kapatılan hastanın ameliyat sonrası 3. ay kontrolü normaldi.
Tartışma: Özellikle gaita gelişi gözlenen, vulvar abse ve selülit tablosu ile başvuran hastalarda konjenital anorektal anomaliler akılda tutulmalıdır. Literatürde “H” tip anorektal anomalilerin kolostomisiz tek seanslı onarımı tarif edilmiştir. Bununla birlikte hastamızda olduğu gibi ciddi enfeksiyon ve selülit tablosunun olduğu hastalarda, enfeksiyonun tedavisi ve cerrahi tedavi sonrası rekürrens riskinin en azda tutulması amacı ile kolostomi yapıldıktan sonra evreli onarım yapılmasının daha güvenli bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz.