Poster - 70
Diagnostic characteristics and treatment results of intrauterine ovarian torsions
B Toker, Z Dökümcü, E Divarcı, O Ergün, G Özok, A Çelik
Ege University Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery
Background:
Intrauterine ovarian torsions (IUOT) are rare in pediatric population and may
mimic other pathologies. In this study, evaluation of prenatal characteristics
and postnatal results of IOT is aimed.
Patients
and methods: Hospital records of patients with diagnosis of IUOT (n=19) between
2004-2015 were reviewed and prenatal characteristics, postnatal examination,
imaging, operative and histopathological findings are evaluated.
Results:
Nineteen patients were enrolled in the study. Majority of the patients (89.5%)
were prenatally detected. All were term babies with a mean birth weight of 2900
grams. Mean maternal age was 25 years.
Prenatal history was event-free in all and none had additional
anomalies. Physical examination revealed mobile intraabdominal cystic lesion in
10 patients. IUOT mimicked intestinal duplication cyst, simple renal cyst,
simple ovarian cyst and ectopic kidney in 9 patients and 6 patients had been
evaluated by CT scan and MRI before admission. Urgent laparotomy was necessary
due to giant cystic masses in 3 patients whereas remaining 16 were treated by
laparoscopic oopherectomy electively. On exploration, right ovary was involved
in 12 of 19 patients. Ovaries were auto-amputated in 9 patients.
Hystopathological examination revealed necrosis and dystrophic calcification in
all specimens. There was tumoral involvement in 2 patient (Serous cystadenoma
and gonadoblastoma). No complication occurred in early follow-up period (mean:
3 months).
Conclusion:
Athough rare, IUOT can be detected easily in antenatal period. It may mimic
other cystic pathologies therefore it should be considered especially in
newborn girls with mobile intra-abdominal cystic lesions to prevent unnecessary
imaging studies. Malignity is rare but possible, and it can be efficiently and
safely managed by minimal invasive techniques.
İntrauterin over torsiyonlarında tanı özellikleri ve tedavi sonuçları
B Toker, Z Dökümcü, E Divarcı, O Ergün, G Özok, A Çelik
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
Amaç: İntrauterin over torsiyonları (İUOT)
pediarik yaş grubunda nadirdir ve ayırıcı tanıda başka patolojilerle
karışabilir. Bu çalışmanın amacı, intrauterin over torsiyonu tanılı olguların
prenatal özelliklerini ve postnatal sonuçlarını değerlendirmektir.
Hastalar ve yöntem: Kliniğimizde 2000-2015
yılları arasında İUOT tanısı almış 19 olgunun prenatal özellikleri ve postnatal
fizik muayene, görüntüleme ve operasyon bulguları değerlendirildi.
Bulgular: Çalışmaya İUOT tanısı almış
19 olgu dahil edildi. Olguların 17’sinde (%89,5) antenatal tanı mevcuttu. Olguların
tamamı miad doğumdu (ortalama doğum ağırlığı:2900 gr) ve ortalama anne yaşı 25
idi. Hiçbirinde prenatal öyküde özellik ve ek anomali saptanmadı. Fizik muayenede
10 olguda batında hareketli ele gelen kitle saptandı. Postnatal ultrasonda
saptanan intraabdominal kistik kitle başvuru öncesi 9 hastada intestinal
duplikasyon kisti, basit böbrek kisti, basit adneksiyel kist ve ektopik böbrek olarak
rapor edilmiş, 6 olguya ek görüntüleme (bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans
görüntüleme) tetkiki uygulanmıştı. Üç olgu dev kistik kitle nedeniyle acil
olarak açık cerrahi ile, geri kalan 16’sı ise elektif laparoskopik ooferektomi
ile tedavi edildi. Eksplorasyonda 12 olguda sağ, 7 olguda sol over torsiyonu
saptandı. Dokuz olguda torsiyone overin oto-ampute olduğu izlendi. Histopatolojik
incelemede overlerin tamamında nekroz ve distrofik kalsifikasyon, 2 olguda
tümöral kitle (seröz kistadenom 1, gonadoblastom 1) saptandı. Ortama izlem
süresi olan 3 ay içersinde komplikasyon gözlenmedi.
Sonuç: İUOT
nadir görülse de büyük çoğunluğuna antenatal dönemde tanı konmaktadır. Akla
gelmediği takdirde ayırıcı tanıda yanlış tanı konması muhtemeldir. Yeni doğan
kız bebeklerde intraabdominal hareketli kistik kitlelerde öncelikle düşünülmesi
gereksiz tetkiklerin önüne geçebilir. Düşük de olsa eşlik eden tümöral kitle
riski mevcuttur ve minimal invazif yöntemlerle güvenli ve etkili biçimde tedavi
edilebilir.