Oral Presentation - 20
Management of Small Bowel Intussusception in Children: An Analysis of 24 cases.
H Zeytun, MH Okur, E Basuguy, S Arslan, B Aydoğdu, MŞ Arslan, S Otçu
Dicle University Medical Faculty Department of Pediatric Surgery
Introduction:
Diagnostic
difficulties are experienced in small bowel intussuception (SBI) because of
nonspecific clinical and USS findings. When compared with ileocolic
invaginations, mortality and morbidity increase because of diagnostic
difficulty in SBI. There is a limited contradictive approach about diagnosis
and treatment of ileocolic invaginations; contradictions about spontaneous
reduction, observation and surgical approach in SBI still continue and there
are limited number of studies on this topic.
Objective:
The aim of the present study was to present diagnosis and treatment outcomes of
25 patients with SBI.
Material and Method:
Medical
records of 425 patients who were followed and treated by diagnosis of
invagination in our clinic between 2006 and 2016 were reviewed retrospectively.
Denographic structures, clinical complaints, time of onset of the complaints,
radiological findings, treatment, intraoperative findings and histopathological
results of the patients who were surgically diagnosed by SBI were reviewed
retrospectively.
After
admission of the patients to emergency room, abdominal X-ray and abdominal USS
were performed. Asymptomatic patients whom invagination was reported by USS
were monitored. Surgery was planned to symptomatic patients with severe
electrolyte disorders and/or unstable patients following fluid and electrolyte
resuscitation; fluid reduction was tried for the others. Patients whom
reduction was achieved were monitored clinically and radiologically by USS.
Secondary reduction was tried in ineffective cases. Surgery was decided in case of failure.
Laparoscopy and/or laparotomy was decided as a surgical approach.
Findings:
Four
hundred and twenty five (425) patients below 16 years of age (1-180 months) who
were followed and treated because of invagination were reviewed. Ninety two
(22%) patients whom reduction was not achieved or could not be implemented were
operated. SBI was detected in 25 (27%) patients operated. Cases included 19 (75%) males and 6 (25%)
females with an age average of 59 (5-168) months. Onset period of the symptoms
were 18 (12-28) hours in average and symptoms include vomiting in 18 (72%)
cases, abdominal pain and irritability in 20 (80%) cases, bloody defecation in
8 (32%) cases, respectively. Fluid reduction was applied to 20 (80%) patients;
although reduction could be achieved in 1 patient only, invagination was
detected in that patient and he was operated. Urgent surgery was performed on 5
(20%) patients following fluid and electrolyte resuscitation. Among the
patients who had laparoscopic surgery, 2 (8%) cases had reduction and 1 (4%)
case had wedge resection. Among 22 (88%) patients who had laparotomy, manual
reduction was performed in 6 (24%) cases; wedge resection was applied to 6
(24%) cases; resection anastomosis due to ischemia and necrosis was performed
in 10 (40%) cases. Pathological lead point was detected in 13 patients
including meckel diverticulum in 8 (32%) patients, ectopic pancreas in 2(8%)
patients, polyp in 2 (8%) patients and cavernous hemangioma in 1(4%)
patient. One patient who referred late
died because of sepsis.
Conclusion
Although
reduction has a high achivement rate in ileocolic invagination cases, such rate
is very low for SBIs. Reduction may be used as a method for differential
diagnosis between ileocolic invagination and SBI. Surgicaly approach should be
considered first due to existence of higher pathological lead point and
increased morbidity and mortality as a result of intestinal necrosis.
Çocuklarda İnce barsak İnvaginasyonlarının Yönetimi: 24 Vakanın Analizi
H Zeytun, MH Okur, E Basuguy, S Arslan, B Aydoğdu, MŞ Arslan, S Otçu
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD
Giriş
İnce
barsak invaginasyonlarında (İBİ) nonspesifik klinik ve USG bulguları nedeniyle
tanı zorluğu yaşanmaktadır. İleokolik invaginasyonlar ile karşılaştırıldığında
İBİ’de tanı güçlüğü nedeniyle mortalite ve morbidite artmaktadır. Literatür ‘de ileokolik
invajinasyonların tanı ve tedavi ile ilgili tartışmalı yaklaşım sınırlı iken
İBİ’larda spontan redüksiyon, gözlem ve cerrahi yaklaşım konusunda hala
tartışmalar devam etmektedir ve bu konuda sınırlı sayıda çalışmalar mevcuttur.
Amaç: Çalışmamızda cerrahi uygulanan İBİ’li 25 hastanın tanı ve tedavi
sonuçlarını sunmayı amaçladık.
Materyal Metod
Kliniğimizde 2006-2016 tarihleri arasında
invaginasyon tanısıyla takip ve tedavileri yapılan 425 hastanın kayıtları
geriye dönük olarak incelendi. Cerrahi olarak İBİ tanısı konulmuş hastaların demografik
yapıları, klinik şikayetleri, şikayetlerin başlama zamanı, radyolojik
bulguları, uygulanan tedavi, intraoperatif bulguları ve histopatolojik
sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi.
Hastaların acil kliniğinde kabulü yapıldıktan
sonra muayene sonucuna göre düz karın grafisi ve batın USG çekildi. USG de
invaginasyon raporlanan ve semptomatik olmayan hastalar gözlem altında tutuldu.
Bu hastalardan semptomatik olup, ciddi elektrolit bozukluğu olan ve/veya
anstabil olan hastalara sıvı ve elektrolit resüsitasyonu sonrası cerrahi
planlanırken bunların dışındakilere sıvı redüksiyonu denendi. Redüksiyonun
sağlandığı hastalarda klinik ve radyolojik olarak USG ile takibi yapıldı.
Başarısız olunan olgularda ise ikinci bir redüksiyon denendi. Yine başarısızlık
durumunda cerrahiye karar verildi. Cerrahi işlem olarak laparoskopi ve/veya
laparotomi tercih edildi.
Bulgular
16
yaş altı (1-180 ay) invajinasyon nedeniyle takip ve tedavisi yapılan 425 hasta
değerlendirildi. Redüksiyonun başarız olduğu veya uygulanamadığı 92(%22) hasta
opere edilmiştir. Opere edilen hastaların 25 (%27)’inde İBİ tespit edildi. Yaş
ortalaması 59 (5-168) ay olup, 19 (%75)’u erkek 6 (%25)’sı kız idi. Semptomlarının başlama süresi ortalama
18 (12-28) saat idi ve bunlar sırasıyla kusma 18 (%72), karın ağrısı ve
irritabilite 20 (%80), kanlı dışkılama 8(%32) idi. Hastaların 20 (%80)’sine sıvı
redüksiyonu uygulandı sadece 1 hastada redüksiyon sağlanabilmesine rağmen bu hastamızda
3 gün sonra tekrar invaginasyon tepit edilip opere edildi. Sıvı redüksiyonu
uygulanamayan 5(%20) hastaya sıvı ve elektrolit resüsitasyonu sonrası acil
cerrahi uygulandı. Laparoskopik cerrahi uygulanan hastaların 2(%8)’sine
redüksiyon ve 1(%4)’ine wedge rezeksiyon yapılmıştır. Laparatomi uygulanan 22 (%88)
hastanın 6(%24)’inde manuel redüksiyon, 6(%24)’sına wedge rezeksiyon, 10(%40)’unda
ise iskemi ve nekroza bağlı rezeksiyon anastomoz yapıldı. Sekiz(%32) meckel
divertikülü, 2(%8) ektopik pankreas, 2(%8) polip, 1(%4) kavernöz hemangioma olmak
üzere 13 hastada patolojik lead point tespit edildi. Kliniğimize geç başvuran
bir hasta sepsis nedeniyle
kaybedildi.
Sonuç
Redüksiyonun
ileokolik invaginasyonlarda başarı şansı yüksek olmasına rağmen İBİ’lerde çok düşüktür. İleokolik invaginasyon ile İBİ’nin
ayırıcı tanısında redüksiyon bir tanı aracı olarak kullanılabilir. Semptomatik
İBİ’lerinde yüksek patolojik lead point varlığı ve barsak nekrozları sonucu artan
morbitite ve mortalite nedeniyle cerrahi tedavi ön planda düşünülmelidir.