Poster - 157
MANAGEMENT OF THE CONGENITAL POUCH COLON WITH TUBULARIZED COLOPLASTY METHOD
T Erdem, B Arı, A Cerrah Celayir, S Moralıoğlu, O Bosnalı
Zeynep Kamil Maternity and Children’s Training and Research Hospital, Department of Pediatric Surgery
Background and Aim: Congenital pouch colon in the anorectal malformations presents
with highly variable and anomalous anatomy. Where the colon is
replaced by/or terminates into a large aperistaltic intestinal pouch and as
same as short bowel syndromes. Herein two cases
of congenital pouch colon treated with tubularized coloplasty were
presented.
Case Reports: Tip I pouch colon was
noticed in exploration and stoma was done 5cm proximal to pouch due to high
anorectal malformation in a male newborn. In 15 months old; colovesical fistulous
communication was catheterizated with cystoscopy; and a 20cm’s new colon from
pouch colon considering the vascular structure was obtained with a lineer stapler after fistula ligation and new colon
pulled through endoscopically to the perineum. Three months later ileostomy was
closed, gastrointestinal passage was normal in 6 month of follows up.
Tip I pouch colon was noticed in
exploration, and ileostomy were done 5cm proximal to pouch due to
persistent cloaca in a female newborn. She suffered from short bowel syndrome,
salt loosing enteropathy and severe malabsorbsion until three years old. In 3
years old; the colocloacal fistulous communication was catheterizated by
cystoscopy; urethra and double vagina and rectal fistula were mobilised posterosagittaly;
in same session, severe intestinal adhesions were excised. A new colon
from pouch colon considering the vascular structure was
tubularised with lineer stapler by abdominal incision; thus aproximately 25cm’s
a new colon was obtained. Colon pull-through and vaginoplasty and urethroplasty
were completed with posterosagittally. Histopathology of pouch biopsy showed
normal ganglion cells in both patients.
Conclusion: Preoperative assessment
included clinical and radiological studies, examination under anesthesia, genitourinary
endoscopy, and fistula catheterisation is very important
in the selection
of the definitive treatment
method for pouch colon. Tubularised coloplasty considering the vascular structure of pouch colon is safe and suitable method in selective cases with pouch colon.
TUBULARİZE KOLOPLASTİ YÖNTEMİYLE KONJENİTAL POŞ KOLONUN TEDAVİSİ
T Erdem, B Arı, A Cerrah Celayir, S Moralıoğlu, O Bosnalı
Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Cerrahisi Kliniği
Giriş ve
Amaç: Anorektal malformasyonlarda konjenital poş kolon, kolonun geniş,
aperistaltik bir intestinal poş ile devam ettiği ya da sonlandığı kısa barsak
sendromu benzeri bir durum olan oldukça değişken ve anormal bir anatomik
varyasyondur. Burada, tübülarize koloplasti yöntemi ile tedavi edilen iki poş
kolonlu olgu sunuldu.
Olgu Sunumları: Yüksek tip anal atrezili bir erkek
yenidoğanda yapılan eksplorasyonda Tip I poş kolon nedeniyle poş kolonun 5 cm proksimalinden
stoma oluşturuldu. 15 aylıkken sistoskopi ile kolovezikal fistül mesaneden
kateterize edildi ve sonrasında yapılan abdominal insizyonla fistül ligate
edildi, poş kolonun vasküler yapıları dikkate alınarak lineer stapler
yardımıyla 20 cm’lik yeni kolon oluşturuldu ve oluşturulan yeni kolon perineye endoskopik
olarak çekildi. 3 ay sonra ileostomi kapatıldı. 6 aylık takibinde gastrointestinal
pasaj tamdır.
Persistan
kloakalı kız yenidoğanda Tip I poş kolon nedeniyle poşun 5 cm proksimalinden
stoma oluşturuldu. Hasta 3 yaşına kadar kısa barsak sendromu nedeniyle su tuz
kaybettiren enteropati ve ciddi malabsorbsiyon probleminden muzdarip oldu. 3
yaşında iken önce sistoskopi ile kolokloakal fistül kateterize edildi;
posterosagittal yaklaşım ile üretra, double vajina ve rektal fistül mobilize
edildi; aynı seansta abdominal insizyon ile ince barsaklardaki bridler ayrıldı;
kolokloakal fistül ligasyonu sonrası, poş kolonun vasküler yapıları dikkate alınarak
poş kolondan lineer stapler yardımıyla yaklaşık 25 cm’lik yeni kolon tübülarize
edildi. Kolon pull-through, vajinoplasti ve üretroplasti işlemleri posterosagittal
yaklaşımla tamamlandı, batın kapatıldı. Postoperatif ikinci ay stoma
kapatılması planlandı. Her iki hastanın
poş kolon biyopsileri histopatolojik değerlendirmesinde gangliyon hücresi
mevcuttu.
Sonuç: Klinik değerlendirme ve radyolojik
görüntüleme, anestezi altında muayene, alt genitoüriner sistem endoskopisi,
üriner fistül kateterizasyonunu içeren preoperatif değerlendirme konjenital poş
kolon olgularının definitif tedavi yöntemi seçiminde önemlidir. Konjenital poş kolonlu seçilmiş vakalarda poş kolonun vasküler yapıları dikkate alınarak yapılan
tübülarize koloplasti güvenli ve uygun
bir yöntemdir.