Oral Presentation - 61
Indicators of Successful Pyeloplasty in 114 Cases with Ureteropelvic Junction Obstruction
S Cansaran, A Celayir, S Moralıoğlu, OZ Pektaş, O Bosnalı
University of Health Sciences, Zeynep Kamil Maternity and Children’s Diseases Health Training and Research Center, Department of Pediatric Surgery, İstanbul, Türkiye
Background and Aim: There is still no consensus on the indications of surgery for ureteropelvic junction obstruction (UPJO). In this study, it was aimed to establish diagnostic/follow-up criteria and operative results of all cases who were operated due to UPJO in our clinic.
Materials and Methods: Between the years 2004-2017, the records of all patients operated due to UPJO were evaluated retrospectively according to gender, age, side, type and age of diagnosis, duration of follow-up, urinary tract infections, additional urinary anomaly and reflux in voiding cystourethrography, ultrasonographic features, renal scintigraphy findings, used technique and materials, postoperative follow-up. Then statistical analysis was performed.
Results: In 13 years, 124 kidney units (10 cases bilaterally) of 114 patients were operated due to UPJO. 74% of the cases had prenatal diagnosis and likewise 74% were male. %65 of the patients had left and 9% had bilateral UPJO. The mean age of operation was 17 days in the newborn group, 4 months in the infant group and 4.4 years in the older group. The recurrence rate was 4% (5/124) and double-J stent in 108 kidneys and pyelostomy catheter in 11 kidneys for 7-15 days were used for drainage. The increase in the mean parenchymal thickness and the decrease in the anterior-posterior diameter of the renal pelvis were statistically different from the preoperative values (p<0.05). Postoperative mean ipsilateral differential renal function on scintigraphy was not statistically different compared to preoperative values (p>0.05).
Conclusion: Postoperative ultrasonographic increase of parenchymal thickness and reduction of the anterior-posterior diameter of the renal pelvis, absence of obstructive markers in the scintigraphic excreation curve indicate the success of the operation. Open pyeloplasty with mini incision is an operative technique that is very successful in the treatment of UPJO and has a relatively low recurrence rate.
Üreteropelvik Bileşke Darlıklı 114 Olguda Başarılı Pyeloplastinin Göstergeleri
S Cansaran, A Celayir, S Moralıoğlu, OZ Pektaş, O Bosnalı
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, Çocuk Cerrahisi Kliniği, İstanbul, Türkiye
Giriş ve Amaç: Üreteropelvik bileşke darlığının ameliyat endikasyonları üzerine halen bir fikir birliği yoktur. Bu çalışmada, kliniğimizde opere edilen tüm üreteropelvik bileşke darlığı tanılı olgularda; tanı/takip kriterleri ve ameliyat sonuçlarının ortaya konulması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: 2004-2017 tarihleri arasında, üreteropelvik bileşke darlığı tanısı ile opere edilen tüm hastaların kayıtları; cinsiyet, yaş, taraf, tanı şekli ve yaşı, takip süresi, idrar yolu enfeksiyonu geçirme, ek üriner anomali ve voiding sistoüretrografide reflü varlığı, ultrasonografik özellikler, böbrek sintigrafisi bulguları, operasyon yaşı ve özellikleri, kullanılan teknik ve materyaller, postoperatif takip süresi açısından retrospektif olarak değerlendirildi ve istatistiksel analiz yapıldı.
Bulgular: 13 yılda, 114 olgunun toplamda 124 böbrek ünitesi (10 olgu bilateral) üreteropelvik bileşke darlığı nedeniyle opere edildi. Olguların %74’ü prenatal tanılı ve yine %74’ü erkekti. %65’inde sol ve %9’unda bilateral üreteropelvik bileşke darlığı mevcuttu. Ameliyat yaşı ortalaması yenidoğan grubunda 17 gün, süt çocuğu grubunda 4 ay, büyük çocuk grubunda 4.4 yıl olarak bulundu. 124 böbrek ünitesinden 5’inde (%4) nüks görülürken, 108 böbrekte double-J stent, 11 böbrekte ise 7-15 gün arası çekilen pyelostomi kateteri drenaj amaçlı kullanıldı. Postoperatif dönemde ultrasonografi ile değerlendirilen ortalama parankim kalınlığındaki artış ve renal pelvis anterior-posterior çapındaki azalma, preoperatif değerlere göre istatistiksel olarak anlamlı farklıydı (p<0.05). Sintigrafideki postoperatif ortalama ipsilateral diferansiye renal fonksiyonun, preoperatif değerlere göre istatistiksel olarak anlamlı fark oluşturmadığı (p>0.05) görüldü.
Sonuç: Postoperatif dönemde ultrasonografik olarak parankim kalınlıklarının artması ve renal pelvis anterior-posterior çapının gerilemesi, sintigrafik olarak boşaltım eğrisinde obstrüktif belirteçlerin görülmemesi ameliyatın başarılı olduğunun göstergesidir. Mini insizyonla yapılan açık pyeloplasti, üreteropelvik bileşke darlığının tedavisinde çok başarılı ve nüks oranı oldukça düşük bir operatif tekniktir.