Poster - 34
Long-term results and complications in pediatric complicated sacrococcygeal pilonidal sinüs disease: Single surgeon experience
Ş Çaman, B Erdeve, S Cansaran, A Celayir
University of Health Sciences, Istanbul Zeynep Kamil Maternity and Children Diseases Health Training and Research Center, Department of Pediatric Surgery, Istanbul
Aim: Although postoperative recurrence (5-60%) and wound infection (8-40%) are common in pilonidal sinus disease, many surgical methods have been described. It was aimed to discuss pediatric cases operated due to complicated pilonidal sinus in the light of current literature.
Methods: The hospital data of the cases operated with "non-touch" principle by the same surgeon between 2010-2021 were examined retrospectively. Patient demographics, operative technique and complications were analyzed.
Results: Of the 128 cases in eleven years, 72 (56%) who met the criterias were included in the study. 36 (50%) of the cases were male and 36 (50%) were female, and the mean age of surgery was 14.9 years (9-18). The mean weight was 75.6 kg (52-113) in boys, 78.8 kg (47-85) in girls, and the mean weight percentiles were 76% (10-99) in boys and 63% (25-97) in girls. While primary surgery was performed in 71 (98.5%), secondary surgery was performed in one (1.5%) who operated at another center. Pilonidal sinus was totally excised in 41 patient by Karydakis and 31 patient by Limberg flap. The mean length of hospital stay was 2 days (1-4).
The wound infection (22%) was developed in 15 of primary cases and one secondary case, and the recurrence was seen in two of primary cases (2.8%). Of the 41 patient who underwent Karydakis, wound infection developed in 10 (24%) with excess hair in operation site, and recurrence occurred in one (2.4%). Of the 31 patient operated with Limberg, wound infection developed in 6 (19%) with higher weight percentiles, and recurrence occured in one (3.2%).
Conclusion: Regardless of the method, pilonidal sinus excision performed with "non-touch" principle and subsequent suturing of the wound edges to each other reduce the development of recurrence. The wound infection was similar, and the recurrence was quite lower than the literature.
Pediatrik komplike sakrokoksigeal pilonidal sinüs hastalığında uzun dönem sonuçlar ve komplikasyonlar: Tek cerrah deneyimi
Ş Çaman, B Erdeve, S Cansaran, A Celayir
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, Çocuk Cerrahisi Kliniği, İstanbul
Amaç: Pilonidal sinüs hastalığında cerrahi sonrası nüks (%5-60) ve yara yeri enfeksiyonu (%8-40) sık görülmekle birlikte hastalığın tedavisinde pek çok cerrahi yöntem tanımlanmıştır. Bu çalışmada komplike pilonidal sinüs nedeniyle opere edilen pediatrik olguların güncel literatür eşliğinde tartışılması amaçlandı.
Yöntem: Akut apse gelişen, kronik şikayetleri olan ve nüks olgular komplike kabul edildi. Haziran 2010-Temmuz 2021 yılları arasında aynı cerrah tarafından “non-touch” prensibi ile opere edilen olguların hastane verileri retrospektif olarak incelendi. Hastaların demografik özellikleri, operasyon tekniği ve komplikasyonlar ortaya konularak sonuçlar analiz edildi.
Bulgular: On bir yılda 128 pilonidal sinüslü olgudan 72’si (%56) kriterlere uygun olarak çalışmaya dahil edildi. Olguların 36’sı (%50) erkek, 36’sı (%50) kız olup ortalama ameliyat yaşı 14,9 yıldı (9-18). Ortalama ağırlık erkeklerde 75,6 kg (52-113), kızlarda 78,8 kg (47-85) olup ortalama ağırlık persantil değerleri erkeklerde %76 (10-99), kızlarda ise %63’tü (25-97). 71 olguda (%98,5) primer cerrahi yapılırken, dış merkezde opere olan bir olguda (%1,5) sekonder cerrahi uygulandı. Pilonidal sinüs olguların 41’inde Karydakis, 31’inde Limberg flep yöntemiyle eksize edildi. Ortalama hastanede yatış süresi 2 gündü (1-4). Hastaların tümüne taburculuk sonrası 15 gün oral amoksisilin-klavulonik asit/metronidazol antibiyotik tedavisi ve mobilizasyon kısıtlaması yapıldı. Haftalık pansuman kontrolü sonrası 3. hafta sütürleri alındı.
Primer olguların 15’inde ve bir sekonder olguda yara yeri enfeksiyonu (%22) gelişirken, primer olguların ikisinde nüks (%2,8) görüldü. Karydakis flepli 41 hastadan aşırı kıllı olan 10’unda (%24) yara yeri enfeksiyonu, birinde (%2,4) ise nüks gelişti. Limberg flepli 31 hastadan ağırlık persantil değerleri diğerlerinden yüksek olan 6’sında (%19) yara yeri enfeksiyonu, birinde (%3,2) ise nüks görüldü.
Sonuç: Yöntemden bağımsız olarak, yara kenarlarına zarar vermeden, ince dişli pensetlerle nazikçe tutularak “non-touch” prensiple pilonidal sinüsün total eksizyonu ve yara kenarlarının eşit yükseklikte birbirine sütürasyonu nüks gelişimini azaltmaktadır. Çalışmamızdaki yara yeri enfeksiyonu görülme oranı literatürle benzer, nüks oranı ise oldukça düşük bulunmuştur.