TÇCD 2023 40th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association Congress

View Abstract

Poster - 93

Surgical Issues and Outcomes in Horseshoe Kidney

B Karaaslan, M Yazıcı, S Yuksel, M Çakmak, CB Ünal
Istanbul Basaksehir Cam and Sakura City Hospital, Pediatric Surgery Clinic

Aim: To evaluate the clinical features, surgical issues, and renal development outcomes in patients diagnosed with Horsehoe Kidney (HK).

Methods: Between 2015 and 2023, medical records of 24 surgically treated patients were examined in our clinic.

Results: Out of these, 66.6% (n=16) were male and 33.3% (n=8) were female. Their ages were calculated as 77.3 (1.5 - 192) months. The follow-up period was 48 (12-120) months. Among them, 41.6% (n=10) were incidentally diagnosed, and 29.1% (n=7) received prenatal diagnosis. Additionally, 7 patients had vesicoureteral reflux (VUR), 8 had ureteropelvic junction (UPJ) obstruction, 2 had duplex systems, 2 had ureterovesical junction obstruction (UVJ), 2 had stones, and 2 had bilateral Wilms tumors as concurrent urinary pathologies. Among them, 11 patients had non-neurogenic bladder dysfunction, and 6 were diagnosed with spina bifida. It was observed that 13 children had a history of recurrent urinary tract infections. Anderson-Hynes pyeloplasty was performed on 8 patients with UPJ diagnosis, ureteroneocystostomy was performed on 7 patients with VUR and UVJ diagnosis, injections were given to 3 patients due to VUR, heminephrectomy was performed on 2 patients with non-functioning duplex systems, and lithotripsy was performed on 2 patients with stones. For 2 patients with bilateral Wilms tumors, unilateral nephrectomy, isthmusectomy, and contralateral nephron-sparing surgery were performed. During the postoperative follow-up, it was observed that 3 children continued to experience urinary tract infections, 5 developed kidney scarring, 3 exhibited proteinuria, and 4 developed hypertension. Chronic kidney disease was detected in 3 patients, including the 2 operated for Wilms tumor.

Conclusion: Additional urinary anomalies accompany HK diagnoses. When investigating, urological abnormalities that may require surgical intervention should also be examined. After surgery, even though surgical intervention has been performed, close monitoring is necessary for urinary tract infections and kidney scarring. In our study, it was established that despite surgical intervention, children should be monitored for proteinuria, hypertension, serum creatinine levels, GFR results, and kidney scarring, as indicators of CKD progression, and that surgical intervention alone cannot prevent CKD development.

Atnalı Böbrekte Cerrahi Sorunlar ve Sonuçlar

B Karaaslan, M Yazıcı, S Yuksel, M Çakmak, CB Ünal
İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, Çocuk Cerrahi Kliniği

Amaç :At nalı böbrek (ANB) tanılı hastaların klinik özelliklerini, cerrahi sorunlarını ve nefrolojik takipte böbrek gelişim sonuçlarını değerlendirmek.

Yöntemler :2015-2023 yılları arasında kliniğimizde ,ameliyat edilen 24 hasta dosyası incelendi.

Bulgular: %66,6(n=16) sı erkek , %33,3 (n=8) ü kızdı . Yaşları 77,3 (1,5 - 192) ay olarak hesaplandı. Takip süresi 48 (12-120) aydı. %41,6 ( n=10) sı tesadüfen, %29,1 (n:7) i prenatal olarak tanı aldı. Ek üriner patoloji olarak 7 hastada vesikoureteral reflü (VUR),8 inde üreteropelvik bileşke obstrüksiyonu (UPJ) , 2 sinde dupleks sistem , 2 sinde üreterovezikal darlık (UVD), 2 sinde taş ve 2 sinde bilateral Wilms tümörü saptandı. 11 hastada nonnörojen mesane disfonksiyonu , 6 sında spina bifida tanısı vardı. Çocukların 13 ünün sık üriner sistem enfeksiyonu geçirdiği tespit edildi. UPD tanısıyla 8 hastaya Anderson-Hynes piyeloplastisi , VUR ve UVD tanılarıyla 7 hastaya üreteroneosistostomi , VUR nedeniyle 3 hastaya enjeksiyon , nonfonksiyone çift sistem tanısıyla 2 sine heminefrektomi, taş saptanması üzerine 2 sine litotripsi yapıldı. Bilateral Wilms tümörü tanılı 2 hastaya da tek taraflı nefrektomi, isthmusektomi ve karşı taraf böbrek nefron koruyucu cerrahi uygulandı. Ameliyat sonrası takip sürecinde, 3 çocuğun idrar yolu enfeksiyonu geçirmeye devam ettiği , 5 inde böbrekte skar oluştuğu , 3’ünde proteinüri ve 4’ünde hipertansiyon geliştiği görüldü. Wilms tümörü nedeniyle ameliyat edilen 2 hasta ile beraber 3 hastada kronik böbrek hastalığı geliştiği saptandı.

Sonuç : ANB tanılı hastalara ek üriner anomaliler eşlik etmektedir. Tetkik ederken cerrahi gerektirebilecek ürolojik anormallikler açısından da incelenmelidir. Ameliyat sonrasında, cerrahi müdahale edilmiş olsada , özellikle üriner sistem enfeksiyonu ve böbreklerde skar oluşumu yakından takip edilmelidir. Çalışmamızda , cerrahi olarak müdahale edilse de , çocukların KBH nın ilerlemesinin belirteci olan proteinüri, hipertansiyon , serum kreatinin değerleri,gfr sonuçları ve böbrek skarı gelişimi açısından izlenmesi gerektiği , tek başına cerrahi işlemin KBH nı engelleyemeyeceği ortaya konuldu.

Close