Poster - 15
Management of recurrent fistulas in patients with esophageal atresia
AE Hakalmaz*, B Karakurt*, A Kalyoncu Uçar**, P Kendigelen***, R Özcan*, G Topuzlu Tekant*
*Istanbul University-Cerrahpasa, Cerrahpasa Medical Faculty, Department of Pediatric Surgery
**İstanbul University-Cerrahpasa, Cerrahpaşa Medical Faculty, Department of Radiology, Division of Pediatric Radiology
***Istanbul University-Cerrahpasa, Cerrahpasa Medical Faculty, Department of Anesthesiology
AIM:
To discuss the management of recurrent fistulas after esophageal atresia (EA) repair.
METHOD: Cases with recurrent fistula after EA repair between 2013 and 2023 were retrospectively analyzed. Demographic characteristics, preoperative findings, radiological imaging data, treatment methods, intraoperative findings and postoperative follow-up data were evaluated.
RESULTS: In nine EA cases (F:6,M:3), 8 had distal and 1 had distal+proximal tracheoesophageal fistula (TEF). Primary repair was performed in all of them in another center and anastomotic leakage was detected in 5 of them. The diagnosis of fistula was made by OMD X-ray taken due to lung problems and anastomotic stenosis.
Seven cases had recurrent TEF and 2 had esophagopleural fistula(EPF). The mean age at diagnosis was 2.1 (5 months-4.7 years). Fistula was catheterized in 6 cases in bronchoscopy. Seven of all cases had clinical and radiological gastro-esophageal reflux (GER) and Nissen fundoplication was performed before fistula intervention.
The first attempt was fistula repair (FRT) by thoracotomy in 3 of the seven recurrent TEF cases, and all of them were healed. It was applied a total of 10 times (abrasion and fibrin glue) to four cases and was unsuccessful. TFO was performed in 3 cases and one had no recurrence. In two of remaining, it was observed fistula recurred. Surgery is planning in last case.
FRT was performed in one of two EPF cases due to stenosis didn't respond to dilation, and healing was achieved. In other case, bronchoscopic intervention was tried twice, but it was unsuccessful. Since the case was symptom-free, follow-up decision was made.
CONCLUSION: Fistulas can be diagnosed in the late period after OA repair. Recurrent fistulas should be considered in cases with anastomotic leakage/stenosis and lung problems after primary surgery. In our series, success of minimally invasive methods is low.
Özofagus atrezili olgularda nüks fistüllerin yönetimi
AE Hakalmaz*, B Karakurt*, A Kalyoncu Uçar**, P Kendigelen***, R Özcan*, G Topuzlu Tekant*
*İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
**İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı
***İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı
AMAÇ:
Özofagus atrezisi (ÖA) onarımı sonrası görülen nüks fistüllerin yönetiminin tartışılmasıdır.
METOD:
2013-2023 yılları arasında ÖA onarımı sonrası nüks fistül gelişen olgular geriye dönük incelendi. Demografik özellikler, preoperatif dönem bulguları, radyolojik görüntüleme verileri, tedavi yöntemleri, intraoperatif bulgular ve postoperatif takip verileri değerlendirildi.
BULGULAR: Dokuz (K:6, E:3) olgunun 8’i distal, 1’i distal+proksimal trakeoözofageal fistüllü (TÖF) ÖA’ydi. Tamamına dış merkezde yenidoğan döneminde fistül ligasyonu+primer tamir (torakotomi) yapılmış olguların 5’inde postoperatif anastomoz kaçağı saptanmıştı. Olguların takiplerinde fistül tanısı akciğer problemleri ve anastomoz darlığı nedeniyle çekilen Özofagus-Mide-Duodenum grafisiyle konuldu.
Olguların 7’inde nüks TÖF, 2’sinde özofagoplevral fistül (ÖPF) mevcuttu. Ortalama tanı yaşı 2.1’di (5ay-4.7yıl). Tanısal bronkoskopide 6 olguda fistül kateterize edildi. Olguların 7’sinde klinik ve radyolojik olarak gastroözofageal reflü (GÖR) mevcuttu ve fistüle müdahale öncesinde bu olgulara Nissen fundopilikasyonu uygulandı.
Yedi nüks TÖF olgusunun 3’ünde ilk girişim torakotomi ile fistül onarımıydı (TFO) ve olguların tamamında iyileşme sağlandı. Dört olguya toplamda 10 defa (mekanik/kimyasal abrazyon ve fibrin yapıştırıcı) uygulandı ve başarılı olunamadı. Takipte bu olguların 3’üne TFO yapıldı. Bir olguda nüks saptanmazken kalan 2 olguda TFO sonrası fistülün tekrarladığı görüldü. Son olguda da cerrahi planlanmakta.
İki ÖBF olgusunun birine dilatasyona cevap vermeyen darlık nedeniyle TFO yapıldı ve tam iyileşme sağlandı. Diğer olguda 2 kez bronkoskopik girişim denendi, ancak başarılı olunamadı. Yakınmasız olguda fistül kör sonlandığı için izlem kararı alındı.
SONUÇ: ÖA onarımı sonrası fistüller geç dönemde tanı alabilir. Primer cerrahi sonrası anastomoz kaçağı/darlığı ve akciğer problemleri olan olgularda nüks fistüller akla getirilmelidir. Serimizde minimal invaziv yöntemlerin başarı oranı düşük olup primer cerrahide sonuçlar daha başarılı bulunmuştur.