Oral Presentation - 76
Assessment of Risk Factors, Short and Long-Term Outcomes in Pediatric Patients Undergoing Laparoscopic Cholecystectomy for Cholelithiasis
T Jumazade*, Cİ Öztorun**, A Ertürk**, SA Bostancı*, EE Erten*, S Demir***, MN Azılı**, E Şenel**
*Ankara City Hospital, Department of Pediatric Surgery
**Ankara Yıldırım Beyazıt Unıversıty Medical Faculty Department of Pediatric Surgery
***University Of Health Sciences, Ankara City Hospital, Department of Pediatric Surgery
Objective:
The study aimed to identify potential risk factors associated with the condition and investigate both short-term and long-term outcomes of this surgical intervention.
Methods:
This retrospective study involved the analysis of demographic information, body mass index (BMI), presenting symptoms, etiological factors, radiological findings, laboratory results, surgical interventions, intraoperative and postoperative complications, length of hospitalization, and long-term follow-up data for children who underwent surgery for cholelithiasis between 2009 and 2022 in our clinic.
Results:
A total of 133 patients (75 females and 58 males) were included in the study. The mean age at diagnosis was 13.2 years (range: 5-18), with a mean BMI of 22.97 (range: 9.8-44.7). Of the cohort, 31 patients (23.3%) were categorized as mildly overweight, 18 (13.5%) as obese, and two (0.01%) as morbidly obese. The most common presenting symptoms were abdominal pain (86.3%), followed by vomiting (15.7%) and dyspeptic symptoms (5.2%). Incidental detection of cholelithiasis occurred in two cases, while 54 patients (40.6%) had a prior history of hospitalization due to acute cholecystitis. The surgical intervention took place on average 92.57 days (range: 14-456) after treatment for cholecystitis. Etiologically, two cases were attributed to short bowel syndrome necessitating total parenteral nutrition (TPN), two had a history of chemotherapy, two had thalassemia major, and 14 patients (10.5%) were diagnosed with hereditary spherocytosis. Abdominal ultrasonography detected multiple gallstones in 101 patients, with an average stone size of 8.9 mm (range: 1-24 mm). All patients underwent laparoscopic cholecystectomy, with three cases requiring conversion to laparotomy. Concurrent splenectomy was performed in five patients with hereditary spherocytosis. Postoperative oral feeding commenced on average 1.16 days postoperatively (range: 0.5-6). The average length of hospitalization was 4.14 days (range: 1-18). Patients were followed up for an average of 8.7 months (range: 4-18), and no complications were observed during long-term follow-up assessments.
Conclusion:
The incidence of cholecystectomy for cholelithiasis in the pediatric population is on the rise. Risk factors associated with this condition include female gender, adolescence, and obesity. Laparoscopic cholecystectomy remains the preferred treatment modality, and both short-term and long-term outcomes are highly favorable.
Kolelithiazis nedeni ile laparaskopik kolesistektomi yapılan çocuklarda risk faktörleri, erken ve uzun dönem sonuçların değerlendirilmesi
T Jumazade*, Cİ Öztorun**, A Ertürk**, SA Bostancı*, EE Erten*, S Demir***, MN Azılı**, E Şenel**
*Ankara Bilkent Şehir Hastanesi, Çocuk Cerrahisi Kliniği
**Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
***Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi, Çocuk Cerrahisi Kliniği
Amaç:
Çalışmamızda, çocuk cerrahisi kliniğinde tedavi kolelithiazis nedeni ile laparaskopik kolesistektomi hastaların verilerini değerlendirmek, risk faktörlerini belirlemek ve bu hastalarda erken ve uzun dönem sonuçlarını araştırmayı amaçladık.
Yöntem:
Kliniğimizde 2009-2022 tarihleri arasında kolelithiazis nedeni ile opere edilen çocuk hastaların demografik verileri, VKİ, semptomları, etyoloji, görüntüleme bulguları, laboratuvar bulguları, cerrahi tedavileri, intraoperatif ve postoperatif komplikasyonları, hastanede yatış süresi ve uzun dönem sonuçları retrospektif olarak incelendi.
Bulgular:
Çalışmaya 133 hasta (75 kız ,58 erkek) edildi. Olguların tanı yaşı ortalaması 13,2 (5-18) yaş olup, ortalama VKİ 22,97 (9,8-44,7) idi. 31 hasta (%23,3) hafif kilolu, 18 (%13,5) hasta obez, iki hasta (%0,01) ise morbid obez idi. Olguların 114(%86,3) ‘ü karın ağrısı, 21(%15,7)’i kusma, yedisi (%5,2) dispepsi semptomları ile başvurdu. İki olguda insidental olarak kolelithiazis tespit edildi. 54 olgu (%40,6) ise öncesinde akut kolesistit nedeni ile hastanede yatırılarak tedavi edildi. Olgular kolesistit tedavisi sonrası ortalama 92,57 (14-456) gün sonra opere edildi. Laboratuvar incelemelerinde 30 (%22,5) hastada hiperbilurubinemi, 19 hastada (%14,2) transaminaz yüksekliği, 16 hastada (%12) GGT yüksekliği, altı hastada (%4,5) hiperkolesterolemi, altı hastada (%4,5) ise hipertrigliseridemi tespit edildi. Etyolojide iki hastada kısa barsak sendromuna bağlı TPN kullanımı, iki hastada kemoterapötik ajan kullanımı, iki hastada talasemi majör, 14 hastada (%10,5) herediter sferositoz tespit edildi. Abdominal ultrasonografide 101 hastada multiple taş tespit edildi. Taşların boyutu ortalama 8,9 (1-24) mm idi. 30 hastada MRCP yapıldı. Tüm olgulara laparoskopik kolesistektomi yapıldı, üç olguda laparotomiye geçildi. Herediter sferositozlu beş olguda eş zamanlı splenektomi yapıldı. Oral postoperatif 1,16 (0,5-6) gün sonra verildi. Bir olguda postoperatif kanama nedeni ile laparotomi yapıldı. Olguların hastanede yatış süresi ortalama 4,14(1-18) gün idi. Hastalar takip süresi ortalama 8,7(4-18) ay idi. Uzun dönem takiplerinde komplikasyon görülmedi.
Sonuç:
Çocukluk çağında kolesistektomi gerektiren koleltihiazis sıklığı artmaktadır. Kız cinsiyeti, adölesan yaş grubu ve obezite önemli risk faktörleridir. Tedavide laparoskopik kolesistektomi altın standart olup, erken ve uzun dönem sonuçları yüz güldürücüdür.