TÇCD 2023 40th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association Congress

View Abstract

Oral Presentation - 7

Surgical Outcomes of Intestinal Atresia: A Single-Center Experience

S Müftüoğulları*, Cİ Öztorun**, EE Erten*, SA Bostancı*, A Ertürk**, Y Yılmaz*, S Demir*, MN Azılı**, E Şenel**
*Ankara City Hospital, Department of Pediatric Surgery
**Ankara Yıldırım Beyazıt Unıversıty Medical Faculty Department of Pediatric Surgery

Aim:

The aim of our study is to conduct a comprehensive evaluation of patient data pertaining to intestinal atresia cases treated within a pediatric surgery clinic and to delve into the long-term prognosis for this specific patient cohort.

Materials and Methods:

In a retrospective manner, we scrutinized the demographic data, gestational weeks, birth weights, concomitant anomalies, intubation status, surgical interventions, atresia subtypes, duration of Total Parenteral Nutrition (TPN) usage, time to oral feeding initiation, postoperative complications, mortality rates, and protracted consequences experienced by patients who underwent treatment for intestinal atresia during the period spanning 2009 to 2022.

Results:

The study encompassed 81 patients, comprising 34 instances of duodenal atresia, 45 occurrences of jejunoileal atresia, and 2 cases of colonic atresia. Among this cohort, 41 were male infants, and 40 were female infants. The mean gestational duration was 34.5 weeks (25-41) , while the mean birth weight was 2300 grams ( 810- 4200). Antenatal diagnoses were established in 25 patients(30.8%). Radiological assessment revealed a double-bubble sign in 23 patients(65.7%) with duodenal atresia, and 14 patients(41.1%) with duodenal atresia exhibited Down syndrome. Major cardiac anomalies were identified in 13 cases across all atresia subtypes. Type 1 atresia was the predominant in duodenal atresia cases(55%), whereas type 3a was most common among jejunoileal atresia cases(42.2%). All instances of colonic atresia were categorized as type 3. Duodenoduodenostomy was done in treating duodenal atresia. Regarding the surgical management of jejunoileal atresia, ostomies were created in 9 patients, anastomoses in 36 patients, and tapering procedures in 20 patients. In the postoperative follow-up revealed anastomotic leakage in 4 patients(11.1%), anastomotic strictures in 2 patients (5.5%), and brid ileus in 4 patients(8.8%).The mortality rate was 20.5%(n:7) for duodenal atresia and 22.2%(n:10) for jejunoileal atresia. Notably, eight non-surviving patients presented with additional anomalies, and four encountered postoperative complications.

Conclusion:

In this study, jejunoileal atresia emerged as the predominant subtype among intestinal atresias, with colonic atresias being the least prevalent. Despite the safe application of surgical treatment in intestinal atresia and neonatal intensive care conditions, it can still be mortal due to additional anomalies, postoperative complications and sepsis.

İntestinal atrezilerde cerrahi tedavi sonuçlarımız: Tek merkez deneyimi

S Müftüoğulları*, Cİ Öztorun**, EE Erten*, SA Bostancı*, A Ertürk**, Y Yılmaz*, S Demir*, MN Azılı**, E Şenel**
*Ankara Bilkent Şehir Hastanesi, Çocuk Cerrahisi Kliniği
**Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

Amaç:

Çalışmamızın amacı çocuk cerrahisi kliniğinde tedavi ettiğimiz intestinal atrezili hastaların verilerini değerlendirmek ve bu hastalarda uzun dönem sonuçlarını araştırmaktır.

Yöntem

2009-2022 yılları arasında intestinal atrezi nedeni ile tedavi edilen hastaların demografik verilerini, gestasyonel hafta ve ağırlıklarını, ek anomalilerini, entübasyon durumlarını, cerrahi tedavilerini, atrezi tiplerini, TPN kullanım sürelerini, oral açılma günlerini, post op komplikasyonlarını, mortalite oranlarını, uzun dönem sonuçlarını retrospektif olarak inceledik.

Bulgular

Çalışmaya 34 duodenal atrezili, 45 jejunoileal atrezili, iki kolonik atrezili olmak üzere 81 hasta dahil edildi. Hastaların 41’i erkek 40’ı kız bebek idi. Gestasyonel haftaları ortalama 34.5 (25-41) hafta idi. Doğum ağırlıkları ortalama 2300 (810-4200) gr idi. 25 hastanın(% 30,8) antenatal tanısı vardı. Duodenal atrezili 23 hastada(%65,7) direk grafisinde double-bubble vardı. Duodenal atrezili 14 hasta(%41,1) down sendromu idi. Tüm atrezilerin 13’ünde majör kardiyak anomali vardı. Duodenal atrezilerde en sık tip 1(%55), jejunoileal atrezilerde en sık tip3a(%42,2), kolonik atrezilerin tümü tip 3 idi. Duodenal atrezilerin tedavisinde duodenoduodenostomi yapıldı. Jejunoileal atrezilerin cerrahi tedavisinde 9 hastada ostomi, 36 hastada anastomoz, 20 hastada tapering yapıldı. Post op takiplerinde 4 hastada(%11,1) anastomoz kaçağı, 2(%5,5) hastada anastomoz strüktürü ve 4 hastada(%8,8) brid ileus görüldü. Tip 3b olan sekiz hastanın dördünde kısa barsak sendromu gelişti. Bu hastaların ikisine de STEP yapıldı. Takiplerde bir hasta sepsis nedeni ile ex oldu, diğer yedi hasta TPN den ayrılarak taburcu edildi. Kolonik atrezili iki hastaya da cerrahi tedavide kolostomi yapıldı.

Mortalite oranı dudoenal atrezilerde %20,5(n:7), jejunoileal atrezilerde %22,2(n:10) idi. Ex olan hastaların sekizinde ek anomali ve dördünde ise postoperatif komplikasyon vardı. Hastalar uzun dönemde büyüme açısından boy ve kilo percentilleri ile takip edildi. 33(%40,7) hastada boy ve kiloları 3 percentilin altında idi.

Sonuç:

Çalışmamızda intestinal atrezilerden en sık jejunoileal atreziler en azda kolonik atreziler görüldü. İntestinal atrezilerde cerrahi tedavinin güvenle uygulanmasına ve yenidoğan yoğun bakım şartlarına rağmen ek anomaliler, postoperatif komplikasyonlar ve sepsis nedeni ile halen mortal seyredebilmektedir.

Close