TÇCD 2024 41st Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association Congress

View Abstract

Oral Presentation - 11

Evaluation of postcholecystectomy syndrome in pediatric cases

O Kağnıcı, ÖA Karkıner, M Can, A Şencan
T.C. University of Health Sciences, Izmir Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery, Dr. Behçet Uz Children's Diseases and Surgery Health Practice and Research Center, Izmir/Turkey

Aim: This study aims to evaluate the impact of Postcholecystectomy Syndrome (PCS) on the quality of life in pediatric patients who underwent cholecystectomy for gallstones. The goal is to identify factors during the preoperative, intraoperative, and postoperative periods that might reduce PCS risk and improve patient outcomes.

Methods: A descriptive, retrospective study was conducted, analyzing data from 67 patients aged 13-18 years who underwent laparoscopic cholecystectomy for gallstones at our hospital between 2013 and 2023. The data included demographic information, clinical presentations, and laboratory results. Postoperative symptoms were assessed using the PedsQL™ Gastrointestinal Symptoms Scales (GSS), with follow-up conducted via telephone.

Results: The median age of the patients was 15 years, with females comprising nearly twice the number of males. Obesity was the most common comorbidity, present in 41.8% of cases. The most frequent symptom at presentation was abdominal pain (52.2%). A family history of gallstones was noted in 65% of patients, and these patients had a higher incidence of persistent postoperative symptoms (p=0.025). PCS symptoms persisted in 53.7% of patients for an average duration of 4.7 months. Elevated preoperative amylase levels were associated with longer symptom resolution times (p=0.01). The most common postoperative complaint was dyspepsia, with obese patients scoring lower on the PedsQL™ GSS. Additionally, patients with lower ASA scores reported more abdominal discomfort while eating (p=0.049).

Conclusions: This study underscores the rising prevalence of gallstone disease in the pediatric population and highlights obesity as a significant contributing factor. Although laparoscopic cholecystectomy is the preferred treatment due to its advantages, 54% of patients experienced PCS symptoms postoperatively. Key risk factors include family history and elevated preoperative amylase levels. Early intervention, obesity prevention, and appropriate surgical techniques are essential to reducing PCS prevalence and improving quality of life in pediatric patients.

Pediatrik olgularda postkolesistektomi sendromunun değerlendirilmesi

O Kağnıcı, ÖA Karkıner, M Can, A Şencan
T.C. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, İzmir/Türkiye

Amaç: Pediatrik yaş grubunda safra taşı nedeniyle kolesistektomi yapılan hastalarda postkolesistektomi sendromunun (PKS) hayat kalitesine ne derecede ve sürede etki ettiğini saptamak, preoperatif, intraoperatif ve postoperatif dönemler incelenerek PKS gelişme riskini azaltmak ve hastaların yaşam kalitesini artırmak amaçlanmaktadır.

Yöntem: Bu araştırma tanımlayıcı bir çalışma olarak planlandı ve veriler, araştırmacılar tarafından 2013-2023 tarihleri arasında hastanemizde kolelitiyazis tanısı ile laparoskopik olarak opere edilen 13-18 yaş arasındaki hastaların demografik bilgileri, klinik belirtileri, laboratuvar verileri hastanenin elektronik veri tabanından geriye dönük olarak toplanarak analiz edildi. Hastalara telefon yoluyla ulaşılarak PedsQLTM Gastrointestinal Semptomlar Ölçekleri (GSÖ) kullanılarak semptomları değerlendirildi.

Bulgular: Çalışmamızda, kolelitiyazis nedeniyle kolesistektomi yapılan 67 hasta incelendi. Hastaların ortanca yaşı 15’ti. Kızların oranı erkeklerin yaklaşık 2 katıydı. Hastaların mevcut komorbiditelerin büyük çoğunluğunu obezitenin oluşturduğu görüldü (%41,8). En sık görülen başvuru şikayeti karın ağrısıydı (%52,2). Hastaların çoğunda ailesinde safra kesesi taşı öyküsü vardı (%65) ve bu hastaların postop semptomlarının devam etme oranının daha yüksek olduğu görüldü (p=0,025). Ameliyat sonrası hastalrın %53,7’sinde semptomların devam etti (ortalama 4,7 ay). Yüksek preoperatif amilaz düzeyine sahip hastaların şikayetlerinin iyileşme süresi de uzun saptandı (p=0,01). Hastalara uygulanan PedsQLTM GSÖ’de ameliyat sonrası en sık dispeptik şikayetler görüldü. Ortalamaya baktığımızda obezitesi olan hastaların skorları daha düşük bulundu. ASA skoru düşük olan hastalarda ise yemek yerken karın rahatsızlığı şikayeti daha fazlaydı (p=0,049).

Sonuç: Çalışmamız, çocukluk yaş grubunda safra taşı hastalığının artan prevalansını ve obezitenin bu artıştaki rolünü vurgulamaktadır. Laparoskopik kolesistektomi, hızlı iyileşme ve kısa hastanede kalış süresi avantajlarıyla tercih edilen yöntemdir. Ancak, çocukların %54'ünde postkolesistektomi sendromu (PKS) belirtileri gözlenmiştir. Aile öyküsü önemli risk faktörlerindendir. Preop amilaz değerinin yüksek olması da postkolesistektomi sendromunun görülme olasılığını arttırmaktadır. Erken teşhis, obezitenin önlenmesi ve uygun cerrahi teknikler, PKS prevalansını azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak için önemlidir.

Close