Poster - 29
Surgical Management of Congenital Vaginal Obstructions in Adolescents: A Five-Year Retrospective Analysis
EE Erten*, Cİ Öztorun**, A Ertürk**, SA Bostancı**, VS Çayhan*, AN Abay*, MR Baş*, Y Yılmaz***, S Demir***, MN Azılı**, E Şenel**
*Ankara Bilkent City Hospital Department of Pediatric Surgery, Ankara
**Ankara Yıldırım Beyazıt Unıversıty Medical Faculty Department of Pediatric Surgery
***University Of Health Sciences, Ankara City Hospital, Department of Pediatric Surgery
Introduction and Aim: Congenital vaginal obstructions, such as imperforate hymen and vaginal septum, are rare genital anomalies. Patients typically present with abdominal pain, amenorrhea, and pelvic pain associated with hematocolpos shortly after menarche. The aim of this study was to retrospectively evaluate the clinical data of patients who underwent surgical treatment for congenital vaginal obstruction in our clinic.
Methods: The demographic data, presenting complaints, diagnostic methods, and surgical outcomes of patients who underwent surgery for congenital vaginal obstruction in our clinic between 2019 and 2024 were retrospectively analyzed.
Results: The study included 28 patients with a mean age of 12.45 years (range: 10-16 years). The most common presenting complaints were abdominal pain (53.6%, n=15), primary amenorrhea (46.4%, n=13), and difficulty in urination (42.9%, n=12). Imperforate hymen was diagnosed in 23 patients (82.1%). Diagnosis was primarily made through physical examination, where vaginal protrusion and
obstruction were noted, and confirmed by ultrasonography, which detected hematocolpos with a mean size of 12.5 cm. Vaginal transverse septum was identified in five patients (17.9%), who were considered as suspicious cases and underwent MRI for further evaluation. MRI revealed vaginal septum in five patients, with associated uterus didelphys in two of these cases (40%). Ultrasonography showed hydronephrosis in two patients (8.6%) due to compression.
In terms of treatment, hymenotomy was performed in 23 patients with imperforate hymen, and the hymenal opening was created using 3.0 Vicryl sutures in four quadrants. In patients with vaginal septum, circumferential excision of the septum was performed, and the remaining vaginal edges were sutured with 3.0 Vicryl. To prevent postoperative stenosis, a moistened sponge was placed in the vagina and removed the day after surgery.
The average follow-up period was 31.9 months (range: 2-60 months). One patient (3.6%) who underwent surgery for a vaginal septum required postoperative vaginal dilation.
Conclusion: Although congenital vaginal obstructions are rare, early diagnosis and surgical treatment can result in favorable outcomes. Postoperative stenosis risk should be considered, and long-term follow-up is necessary. Additionally, urinary and genital organs should be thoroughly evaluated for associated anomalies.
Adölesanlarda Konjenital Vajinal Obstrüksiyonların Cerrahi Yönetimi: Beş Yıllık Retrospektif Analiz
EE Erten*, Cİ Öztorun**, A Ertürk**, SA Bostancı**, VS Çayhan*, AN Abay*, MR Baş*, Y Yılmaz***, S Demir***, MN Azılı**, E Şenel**
*Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği, Ankara
**Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
***Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi, Çocuk Cerrahisi Kliniği
Giriş ve Amaç: Konjenital vajinal obstrüksiyonlar, imperfore hymen ve vajinal septum gibi nadir görülen genital anomalilerdir. Bu hastalar sıklıkla menarş sonrası karın ağrısı, amenore ve hematokolposa bağlı pelvik ağrı ile başvururlar. Çalışmamızda, kliniğimizde konjenital vajinal obstrüksiyon nedeniyle cerrahi tedavi edilen hastaların verilerini retrospektif olarak değerlendirmeyi amaçladık.
Yöntemler: 2019-2024 yılları arasında kliniğimizde konjenital vajinal obstrüksiyon tanısı ile opere edilen hastaların demografik verileri, başvuru şikayetleri, tanı yöntemleri ve cerrahi tedavi sonuçları retrospektif olarak incelendi.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 28 hastanın yaş ortalaması 12,45 (10-16) yıl arasında değişmektedir. Hastaların başvuru şikayetleri karın ağrısı (%53,6, n=15), primer amenore (%46,4, n=13) ve idrar yapmada zorlanma (%42,9, n=12) olmuştur. 23 hastada (%82,1) imperfore hymen tespit edilmiştir. Bu hastaların tanısı genellikle fizik muayene ile konmuş olup, inspeksiyonda vajinal protruzyon ve obstrüksiyon görülmüştür. Ultrasonografi ile hidrokolpos tespit edilmiştir ve hidrokolposun ortalama boyutu 12,5 cm olarak saptanmıştır. Beş hastada (%17,9) ise vajinal transvers septum tespit edilmiştir. Bu hastalar şüpheli vakalar olarak değerlendirilmiş ve MR görüntüleme kullanılmıştır. MR sonucunda, iki hastada (%40) uterus didelfis anomalisi ile birlikte vajinal septum bulunmuştur. Ultrasonografi bulgularına göre, iki hastada (%8,6) hidronefroz saptanmıştır.
Tedavide, imperfore hymen olan 23 hastaya himenotomi uygulanmış, himen açıklığı dört bölgeden 3.0 Vicryl ile dışarıya ağızlaştırılmıştır. Vajinal septumu olan beş hastada ise septumun çevresel eksizyonu gerçekleştirilmiş, vajinal kenarlar 3.0 Vicryl ile kapatılmıştır. Bu hastalarda postoperatif darlığı önlemek amacıyla vajinaya ıslak spanç yerleştirilmiş ve ameliyat sonrası ertesi gün çıkarılmıştır.
Hastaların ortalama takip süresi 31,9 ay (2-60 ay) olarak kaydedilmiştir. Takip sürecinde, vajinal septum nedeniyle opere edilen bir hastada (%3,6) postoperatif vajinal dilatasyon gereksinimi olmuştur.
Sonuç: Konjenital vajinal obstrüksiyonlar nadir görülse de, erken tanı ve cerrahi tedavi ile başarılı sonuçlar elde edilebilir. Postoperatif dönemde stenoz riski dikkate alınmalı ve uzun süreli izlem gereklidir. Ayrıca, ek anomali riski açısından üriner ve genital organlar detaylı değerlendirilmelidir.