Poster - 88
The importance of lower urinary tract functions in the follow-up and the treatment of vesicoureteral reflux
MH Çakmak, S Moralıoğlu
University of Health Sciences Turkey, Hamidiye Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery, Istanbul Zeynep Kamil Women and Children’s Diseases Health Training and Research Center
Aim: Vesicoureteral reflux(VUR) is an important cause of morbidity in children. Some patients may have lower urinary tract(LUT) dysfunctions that don’t have anatomical or neurological origin. In our study, the LUT functions of children with VUR and their effects on treatment approach and prognosis were investigated.
Methods: Patients diagnosed with VUR between January-2011 and December-2023 were retrospectively examined. Patients with LUT dysfunction were divided into two groups: those who didn’t require surgery after treatment(group-1) and those who did(group-2).
Results: Non-neurogenic LUT dysfunction was detected in 83 of 201 patients(59 female, 24 male). The mean age of the patients at presentation was 6.28±2.28 years, and there wasn’t statistically significant difference. There were 39 patients in group-1 and 44 patients in group-2. Four of the patients with LUT dysfunction had a surgery before admission. Patients(32 bilateral) had grade-1 VUR in 17-units, grade-2 in 16-units, grade-3 in 54-units, grade-4 in 17-units, and grade-5 in 10-units. The rate of high-grade VUR in group-2 was significantly higher(84.4% vs. 52.9%; p<0.001).
In group-1, after a median of 18 months(2-96 months), spontaneous resolution occurred in 35 of 50 units(12 bilateral) and the degree of VUR decreased in 5-units. VCUG wasn't performed after treatment in 10-units. In group-2, surgery was performed after a median of 3.5 months(1-108 months). The most frequent presentations of the patients were urinary tract infection(71.8% to 79.5%) and urinary incontinence(28.2% to 15.9%) in groups 1 and 2, respectively. The most common type of LUT dysfunction in group-1 was overactive bladder(64.1%), and in group-2 dysfunctional voiding(70.5%)(p<0.05). Distal ureteral dilatation was ultrasonographically observed in 6% of the units after treatment in group-1 and 20% in group-2(p<0.01).
Conclusions: It is important to evaluate LUT functions in children with VUR and treat them if necessary. Treatment of LUT dysfunction eliminates the need for surgical intervention for some patients.
Vezikoüreteral reflünün takip ve tedavisinde alt üriner sistem fonksiyonlarının önemi
MH Çakmak, S Moralıoğlu
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Hamidiye Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, İstanbul Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları SUAM
Amaç: Vezikoüreteral reflü (VUR) çocuklarda önemli bir morbidite nedeni olmaya devam etmektedir. Hastaların bir kısmında anatomik veya nörolojik kaynaklı olmayan alt üriner sistem (AÜS) disfonksiyonları görülebilmektedir. Çalışmamızda, VUR tanılı çocuklardaki AÜS fonksiyonları, tedavi yaklaşımına ve prognoza etkisi araştırıldı.
Yöntem: Ocak 2011-Aralık 2023 tarihleri ve arasında VUR tanısı alan hastalar retrospektif olarak incelendi. AÜS disfonksiyonunun eşlik ettiği hastalar; tedavi sonrası cerrahi gerektirmeyen (Grup-1) ve gerektiren (Grup-2) hastalar olarak iki gruba ayrıldı.
Bulgular: Toplam 201 hastadan 83’ünde (59 kız, 24 erkek) nörojen olmayan AÜS disfonksiyonu saptandı. Hastaların prezantasyon yaş ortalaması 6,28±2.28 yıl olup iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. AÜS disfonksiyonu olan 39 hastada tedavi sonrası cerrahi gerekmezken 44 hastaya cerrahi uygulanması gerekti. AÜS disfonksiyonu olan hastaların 4’ünde başvuru öncesi cerrahi girişim hikayesi mevcuttu. Hastalarda (32 bilateral) 17 ünitede grade-1, 16 ünitede grade-2, 54 ünitede grade-3, 17 ünitede grade-4, 10 ünitede grade-5 VUR mevcuttu. Grup-2’deki yüksek dereceli VUR oranı anlamlı olarak yüksekti (%84,4 ile %52,9; p<0,001).
Grup-1 hastalarda medyan 18 aylık (2-96 ay) süre sonrasında 50 ünitenin (12 bilateral) 35’inde spontan rezolüsyon, 5 ünitede VUR derecesinde düşüş oldu. 10 ünitede tedavi sonrası VCUG çekilmedi. Grup-2’de medyan 3,5 aylık (1-108 ay) süre sonrasında cerrahi işlem uygulandı. Hastaların prezentasyon şekli sıklıkla grup 1 ve 2’de sırasıyla idrar yolu enfeksiyonu (%71,8 ile %79,5) ve idrar kaçırma (%28,2 ile %15,9) idi. Grup-1’de sık görülen AÜS disfonksiyonu tipi aşırı etkin mesane (%64,1) iken; grup-2’de disfonksiyonel işeme (%70.5) idi (p<0,05). Ultrasonografik olarak grup-1’de tedavi sonrası ünitelerin %6’sında distal üreter dilatasyonu mevcut iken, grup-2’de bu oran %20 idi (p<0,01).
Sonuç: VUR tanılı çocuklarda AÜS fonksiyonlarının değerlendirilmesi ve gereğinde düzeltilmesi önemlidir. AÜS disfonksiyonunun düzeltilmesi hastaların önemli bir kısmında cerrahi girişim ihtiyacını ortadan kaldırır.