Oral Presentation -
Çocuklarda Yanık Epidemiyolojisi ve Yanık Oluşumundaki Sosyoekonomik Faktörler
AC Aygıt, EY Sıkar, HE Sıkar, EŞ Mercan, M Sağır
Amaç
Çalışmamızda, İstanbul şehrinde çocuklarda görülen yanıkların epidemiyolojisi ve ailelerin sosyoekonomik özelliklerinin yanık travması üzerindeki etkisini incelemeyi ve literatür verileri ışığında değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntemler
Bir yıllık sürede yanık ünitemizde, yatarak tedavi edilen 12 yaş ve altı 145 olgu yaş, cinsiyet, yanık nedenleri, yanma şekli, yanık yüzdeleri, hastanede kalış süresi, yapılan ameliyat sayısı, mevsimsel dağılım, yanığın oluştuğu ortam, ebeveynlerin eğitim düzeyi, ebeveynlerin memleketleri ve ailede yaşayan birey sayısı dikkate alınarak retrospektif olarak incelendi.
Bulgular
Çalışmamızdaki olguların 86’sı (%59,3) 0-2 yaş grubunda, 45’i (%31,1) 3-6 yaş grubunda, 14’ü (%9,6) 7-12 yaş grubunda olup yaş grupları ve yanık görülme sıklığı arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,001). Hastaların 87’si (%60) erkek çocuğu iken 58’i (%40) kız çocuğu olup erkek cinsiyette yanık görülme sıklığı istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla saptandı (p<0,05). Hastaların ortalama yanık yüzdesi %6,68 olarak saptandı. En kısa yatış süresi 1, en uzun yatış süresi 48, ortalama yatış süresi ise 14,5±8,07 gündü. Ortalama ameliyat sayısı 3,97±3,03 olarak saptandı, 11 hasta sadece pansumanla tedavi edildi. En fazla yanık nedenleri sırasıyla sıcak sıvı (125 olgu-%86,2) ve temastı (11 olgu-%7,5). Hasta ebeveynlerinin yetiştikleri coğrafi bölge en sık Doğu Anadolu bölgesiydi ve bölgeler arasında anlamlı derecede fark saptandı (p<0,001). Aynı evde yaşamını sürdüren aile bireyi sayısı ortalama aile bireyi sayısı 6,4±1.72 olarak belirlendi. Ebeveynlerin %68,2’si İlkokul ve altında eğitim görmüş bireylerdi. Eğitim düzeyiyle yanık travması arasında anlamlı ilişki saptandı (p<0,001).
Sonuç
Sonuç olarak çocuk yanıklarında ebeveynlerin eğitim düzeyinin düşüklüğünün ve geniş aile modelinin olumsuz yönde etkili olduğu ayrıca bölgesel özelliklerin de belirleyici olabildiği saptandı.
Çocuklarda Yanık Epidemiyolojisi ve Yanık Oluşumundaki Sosyoekonomik Faktörler
AC Aygıt, EY Sıkar, HE Sıkar, EŞ Mercan, M Sağır
Amaç
Çalışmamızda, İstanbul şehrinde çocuklarda görülen yanıkların epidemiyolojisi ve ailelerin sosyoekonomik özelliklerinin yanık travması üzerindeki etkisini incelemeyi ve literatür verileri ışığında değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntemler
Bir yıllık sürede yanık ünitemizde, yatarak tedavi edilen 12 yaş ve altı 145 olgu yaş, cinsiyet, yanık nedenleri, yanma şekli, yanık yüzdeleri, hastanede kalış süresi, yapılan ameliyat sayısı, mevsimsel dağılım, yanığın oluştuğu ortam, ebeveynlerin eğitim düzeyi, ebeveynlerin memleketleri ve ailede yaşayan birey sayısı dikkate alınarak retrospektif olarak incelendi.
Bulgular
Çalışmamızdaki olguların 86’sı (%59,3) 0-2 yaş grubunda, 45’i (%31,1) 3-6 yaş grubunda, 14’ü (%9,6) 7-12 yaş grubunda olup yaş grupları ve yanık görülme sıklığı arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,001). Hastaların 87’si (%60) erkek çocuğu iken 58’i (%40) kız çocuğu olup erkek cinsiyette yanık görülme sıklığı istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla saptandı (p<0,05). Hastaların ortalama yanık yüzdesi %6,68 olarak saptandı. En kısa yatış süresi 1, en uzun yatış süresi 48, ortalama yatış süresi ise 14,5±8,07 gündü. Ortalama ameliyat sayısı 3,97±3,03 olarak saptandı, 11 hasta sadece pansumanla tedavi edildi. En fazla yanık nedenleri sırasıyla sıcak sıvı (125 olgu-%86,2) ve temastı (11 olgu-%7,5). Hasta ebeveynlerinin yetiştikleri coğrafi bölge en sık Doğu Anadolu bölgesiydi ve bölgeler arasında anlamlı derecede fark saptandı (p<0,001). Aynı evde yaşamını sürdüren aile bireyi sayısı ortalama aile bireyi sayısı 6,4±1.72 olarak belirlendi. Ebeveynlerin %68,2’si İlkokul ve altında eğitim görmüş bireylerdi. Eğitim düzeyiyle yanık travması arasında anlamlı ilişki saptandı (p<0,001).
Sonuç
Sonuç olarak çocuk yanıklarında ebeveynlerin eğitim düzeyinin düşüklüğünün ve geniş aile modelinin olumsuz yönde etkili olduğu ayrıca bölgesel özelliklerin de belirleyici olabildiği saptandı.