ÖHDER 2017 ÖHDER I. ULUSLARARASI
IV. ULUSAL BİREYSEL GELİŞİM GÜNLERİ KONGRESİ

View Abstract

Poster - 0

C Şen*, H Ezgin*, R Çetin*, G Beycan Ekitli**, D Kaçmaz**
*Ege University Faculty of Nursing
**Ege University Faculty of Nursing Psychiatric and Mental Health Nursing Department

ÖĞRENCİ HEMŞİRELERİN SIKINTIYI TOLERE EDEBİLME BECERİLERİNİN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİNE GÖRE İNCELENMESİ

C Şen*, H Ezgin*, R Çetin*, G Beycan Ekitli**, D Kaçmaz**
*Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi
**Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı

ÖĞRENCİ HEMŞİRELERİN SIKINTIYI TOLERE EDEBİLME BECERİLERİNİN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİNE GÖRE İNCELENMESİ

Giriş-amaç: Hemşireler yoğun çalışma koşulları nedeniyle fiziksel ve psikolojik sağlık açısından risk altında bulunan öncelikli meslek grupları arasındadır. Klinik olanaklar, çalışma koşulları, yasal ve idari belirsizlikler nedeniyle mesleki olarak içsel ve dışsal etkenlerle mücadele etmek zorunda kalacak olan hemşirelik öğrencilerinin sıkıntıyı tolere edebilme becerilerinin ve etkili değişkenlerin belirlenmesi amacıyla araştırma planlanmıştır.

Yöntem: Araştırma 2016-2017 eğitim ve öğretim yılında bir hemşirelik fakültesinde öğrenimini sürdüren 131 birinci sınıf öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir. Örneklem seçimine gidilmeyen araştırmada veriler araştırmacılar tarafından hazırlanmış öğrencilerin yaşamlarındaki sıkıntıyı algılama düzeylerine etkisi olabilecek sosyodemografik özellikleri ve deneyimlerini belirlemeye yönelik 13 çoktan seçmeli soru, Sıkıntıyı Tolere Etme Ölçeği (STEÖ)(min=15, maks=75) ve Schutte Duygusal Zeka Ölçeği (DZÖ)(min=41, maks=205) ile toplanmıştır. Tanımlayıcı olarak planlanan araştırmanın verileri ortalama, yüzdelik hesapları, korelasyon, KW ve MWU analizleriyle değerlendirilmiştir.

Bulgular: Öğrencilerin %79.4’ü kadın, %33.6’sı ilçelerde, %82.4’ü çekirdek ailelerde yaşamaktadır.  En yaygın olarak %55.0’i yattıktan yarım saat sonra uykuya dalabildiğini  ve %70.2’si günde ortalama 7-9 saat uyuduğunu ifade etmiştir. Öğrencilerin %9.2’sı sık sık iştahsızlık yaşamaktayken, %21.4’ü sık sık yalnızlık, %22.9’uysa sık sık tükenmişlik hissetmekte, %32.1’i bir kez dahi olsa intihar etmeyi düşünmüştür. Mutsuz hissettiği zaman %32.1’i alkol ve sigara kullanmaktadır. Öğrencilerin %6.1’i insanlarla etkili iletişim kurabildiğini düşünmemektedir.  STEÖ puan ortalamaları toplam ölçekte 47.07±10.17, dayanıklılık boyutunda 9.71±2.73, yoğunlaşma boyutunda 9.13±2.83, değerlendirme boyutunda 19.38±4.51 ve düzenleme boyutunda 8.85±2.36 puandır. DZÖ puan ortalamaları toplam ölçekte 71.42±11.34, iyimserlik boyutunda 30.00±6.84, duyguların kullanımı boyutunda 15.47±3.01 ve duyguların değerlendirilmesi boyutunda 25.95±4.85 puandır. STEÖ puanları cinsiyet, aile tipi, yerleşim yeri gruplarına göre istatistiksel olarak değişiklik göstermezken (p˃0.05); sık sık iştahsızlık yaşamak, yalnızlık hissetmek ve intihar etme düşüncesi taşıyor olmak düzenleme boyutu dışındaki tüm boyutlar ve ölçek toplam puanında anlamlı düşüş yaratmıştır (p≤0.05). STEÖ toplam puan ile DZÖ iyimserlik (r=-,394,p=0.00), duyguların değerlendirilmesi(r=-,313,p=0.00) ve toplam puan (r=-,390,p=0.00) ortalamaları arasında ters yönde anlamlı ilişkiler saptanmıştır. STEÖ iyimserlik boyutu DZÖ duyguların kullanımı boyutuyla ters yönde ilişkili, STEÖ dayanıklılık ve yoğunlaşma boyutları DZÖ iyimserlik, duyguların değerlendirilmesi ve toplam puan ortalamalarıyla ters yönlü ilişkiliyken; STEÖ değerlendirme boyutunun tüm DZÖ boyutlarıyla ters ilişki sağladığı görülmüştür (p≤0.05). 

Tartışma-Sonuç: Öğrencilerin sıkıntıyı tolere edebilme becerilerinin ortalama düzeyde olduğu ve sıkıntıyı yönetmek açısından etkili olmayan baş etme yöntemleri kullanma eğiliminde oldukları görülmektedir. Sıkıntının fiziksel ve psikolojik sonuçları iştahsızlık, yalnızlık ve tükenmişlik duyguları olarak ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin yarısına yakın bir kısmının intiharı bir çözüm olarak bir kez dahi düşünmüş olmaları araştırmanın önemli sonuçlarındandır. Sıkıntıyla baş etme bu örneklem kapsamında sosyodemografik değişkenlerden etkilenmemekle birlikte, duygusal zeka becerilerindeki artış olması sıkıntıya toleransı düşürmektedir. Duygusal olarak kendisinin ve çevresindekilerin daha farkında olmak, fark edilen güçsüzlük ve sıkıntının etkili yönetilememesinin kişiyi ruhsal açıdan daha konforsuz bir duruma getirmesi beklendiktir. Duygusal olarak daha farkında olan öğrenciler uyarılmışlarına yönelik olarak etkili baş etme yöntemleri geliştiremezlerse, sıkıntıya karşı dayanıklılıklarının düşeceği varsayılabilir. Bu nedenle hemşirelik lisans müfredatlarında önemli bir yer bulması gerektiği literatürce kanıtlanmış duygusal zeka becerilerini geliştirme hedefinin, farkındalıkla birlikte etkili baş etme becerileri kapsamında desteklenmesi önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Öğrenci hemşire, sıkıntı, tolerans, dayanıklılık, duygusal zeka

Close