Oral Presentation - 82
SECONDARY TETHERING AND UNTETHERING OF SPINAL CORD IN CHILDREN: IMPACT ON CLINICAL AND URODYNAMICAL COURSE
Z Ural*, Y Erşahin**, A Avanoğlu*, İ Ulman*
*Ege University Faculty of Medicine Department of Pediatric Surgery Division of Pediatric Urology
**University Faculty of Medicine Department of Neurological Surgery Division of Pediatric Neurological Surgery
Aim: Repaired myelodysplastic defects are prone to development of secondary tethered cord (STC). The decision of releasing secondary tethered cord (STC) in myelodysplastic children remains a challenge. We studied the impact of tethering and untethering on clinical and urodynamical course.
Method: A retrospective chart review was performed for myelodysplastic children with STC who were presented between 1994 and 2009 in a single tertiary referral center. 23 patients with SCT were enrolled in this study. Inclusion in the study based on the avaliability of baseline urodynamic evaluation under medical management, preoperative and postoperative urodynamic investigations. We analysed UDS’s to define a measurable change in detrusor and/or sphincter behaviour regarding to cystometric bladder capacity (CBC), maximal detrusor pressure (MDP) , leak point pressure (LPP), overactivity, normoactivity or underactivity of detrusor and sphincter. Severe lower urinary tract malfunction (LUTM) was defined as maximal detrusor pressure (MDP) and/or leak point pressure (LPP) greater than 60cmH2O, moderate LUTM as MDP and/or LPP 40-59 cmH2O and mild LUTM as MDP and/or LPP less than 40 cmH2O.
Results: Tetheringpresented withorthopedic symptomsin 15and urological symptomsin 9 ofthe patients. 13patients experienced changes in LUTM status. Four from severe to mild, 4 from mild to severe, 3 from moderate to mild, 2 from severe to moderate. Tethering altered detrusor behavior in 6 patients and sphincter behaviour in 1. Previously normoactive detrusor became underactive in 2 patients and overactive detrusor became underactive in 4. Overactive sphincter became underactive in a patient.. After untethering, 5 children returned back to their presymptomatic clinical pattern and 7 children returned back their presymptomatic urodynamic patterns.
Conclusion: Myelodysplasia is a dynamic disorder for children. Early or late clinical and urodynamic alterations can be due to STC. SCT needs to be considered before any surgical intervention.
MYELODİSPLAZİLİ ÇOCUKLARDA İKİNCİL GERGİN OMURİLİK GELİŞİMİ VE SERBESTLEŞTİRİLMESİ: KLİNİK VE ÜRODİNAMİK DEĞİŞİKLİKLER
Z Ural*, Y Erşahin**, A Avanoğlu*, İ Ulman*
*Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD Çocuk Ürolojisi BD
**Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi AD Çocuk Beyin Cerrahisi BD
Amaç: Myelodisplazi nedeniyle ameliyat edilmiş olguların ikincil gergin omurilik (İGO) gelişimine yatkın olduğu bilinmekle birlikte İGO serbestleştirilmesi kararı halen klinisyenleri zorlamaktadır. Bu çalışmada İGO gelişimi ve serbestleştirilmesinin klinik ve ürodinamik etkileri araştırılmıştır.
Yöntem: 1994-2009 yılları arasında multidisipliner olarak takip edilen myelodisplazili olgulara ait kayıtlar retrospektif olarak derlenmiştir. Tıbbi tedavi altında bazal ürodinamik incelemesi olan, İGO serbestleştirilmesi öncesi ve sonrasında kontrol ürodinamik incelemesi bulunan toplam 23 olgu çalışmaya dahil edilmiştir. Ürodinamik çalışmalar değerlendirilerek detrusor ve sfinkterin aşırı, normal, ya da az etkin davranışındaki izlem sırasındaki değişiklikler tanımlanmıştır. Maksimal detrusor basıncı (MDK) ve/veya sızdırma basıncı (SB)’nın 40 cmH2O’nun altında olduğu olgular hafif, 40-59 cmH2O arasında olduğu olgular orta ve 60 cmH2O’nun üzerinde olduğu olgular ağır tipte alt üriner sistem disfonksiyonu olarak sınıflandırılmıştır.
Bulgular: İGO 15 olguda ortopedik ve 9 olguda ise ürolojik yakınmaların gelişimi ile birlikte kliniğe yansımıştır. Ürodinamik izlemde, 13 olguda alt üriner sistem disfonksiyonunun derecesi değişmiştir. 4 olgu ağırken hafif, 4 olgu hafifken ağır, 3 olgu ortayken hafif, 2 olgu ise ağır derecede disfonksiyon gösterirken İGO gelişimi ile birlikte orta derecede disfonksiyon göstermeye başlamıştır. İGO gelişimi sonrasında 6 olguda detrusorun, bir olguda ise sfinkterin davranışı değişmiştir. İki olguda öncesinde normal fonksiyon gösteren detrusor az etkin hale gelmiş, 4 olguda ise aşırı etkin fonksiyon gösteren detrusor az etkin hale gelmiştir. Bir olguda sfinkter aşırı etkin olarak değerlendirilmişken İGO gelişimi ile birlikte az etkin hale gelmiştir. İGO serbestleştirilmesi sonrasında 5 olguda yakınmalar ortadan kalkmış, 7 olguda ürodinamik parametreler İGO gelişimi öncesine dönmüştür.
Sonuçlar: Çocukluk çağında myelodisplazi dinamik bir hastalıktır. Erken yada geç dönemde ortaya çıkan klinik ve ürodinamik değişiklikler İGO gelişimine bağlı olabilir. Bu nedenle herhangi bir cerrahi girişim uygulanmadan önce İGO olasılığı dikkate alınmalıdır.