PEDURO 2013 IV. National Pediatric Urology Congress

View Abstract

Poster With Presentation - 14

The general charachteristics of children who were surgically treated for vesicoureteral reflux disease and the effects of surgery on DMSA scintigraphy findings and symptoms.

Aim: The aim of this study is to evaluate the general and DMSA scintigraphy characteristics and differences following surgery in our patients who were surgically treated for vesicoureteral reflux (VUR) disease.

Materials and methods: Patients who were surgically treated for  vur  in the years 1999-2013 were retrospectively evaluated. The studied parameters were clinical presentation, DMSA findings before and after surgery, and postoperative data.

Results: We treated 90 patients with vur in this time period. The main symptoms were urinary tract infection (uti), fever, pain and vomiting. We mostly treated Grade 3 and Grade 4 vur. Double collecting system (14 cases) was the most common associated abnormality. The most commonly used anti-reflux surgery type was transvesical ureteroneocystostomy (94%). Subureteral injection was applied in 8 patients. DMSA scintigraphy was performed in 80 cases and 43 cases showed hypoactivity. Twenty-four patients had atrophic and hypoplastic kidneys in DMSA scintigraphies. UTI was observed in the postoperative records of 13 patients out of 58  totally. UTI was seen in only 2 of the 10 (14%)  patients whose DMSA scintigraphy showed newly formed hypoactivity or decline in the differential function during the postoperative period. There were eight cases showing improvement of hypoactivity and differential function. There were not any recurrence of reflux except one case who was treated with subureteral injection.

Conclusion: UTI is an important symptom for the development of pathologies due to reflux and for vur diagnosis. Results of surgical treatment are successful. There were associated urological pathology in 27% of cases requiring surgical treatment. Operation significantly reduces the incidence of UTI. Changes in the scintigraphical findings could be unpredictable. There is no need to search for reflux recurrence after surgery.

Vezikoüreteral reflü cerrahi tedavisi uyguladığımız çocuk hastaların genel özellikleri ve cerrahinin vur semptom ve DMSA sintigrafisi bulguları üzerine etkileri

Amaç: Vezikoüreteral reflü  nedeni ile cerrahi tedavi uygulanan olgularımızın  genel ve DMSA sintigrafisi özelliklerini ve tedavi sonrası değişimleri değerlendirmek.

Gereç-yöntem: 1999-2013 yıları arasında vezikoüreteral reflü (vür) ile cerrahi tedavi uygulanan olgular geriye dönük değerlendirildi. Araştırılan parametreler klinik özellikler,  ameliyat öncesi ve sonrası DMSA bulguları ve  izlem sonuçları idi.

Bulgular: Doksan vür olgusunu bu süre içerisinde cerrahi olarak tedavi ettik. Başlıca semptomlar idrar yolu enfeksiyonu (İYE), ateş yüksekliği, ağrı ve kusma idi. En çok Grade 3 ve Grade 4 reflülere cerrahi tedavi uygulandı. Çift toplayıcı sistem (14 olgu) en çok eşlik eden ürolojik anomaliydi. Cerrahi tedavide ‘transvezikal üreteroneosistostomi’ yöntemi tercih edildi (%94). Sekiz olguda subüreterik enjeksiyon yapıldı. DMSA sintigrafisi yapılan 80 olgudan 43’ünde hipoaktivite saptandı . Yirmidört olguya ait DMSA sintigrafisinde atrofik veya hipoplazik böbrek saptandı. Elli sekiz hasta’nın ameliyat sonrası  izlem kayıtlarında 13 hastada  İYE gözlendi. Postoperatif dönemde DMSA sintigrafisinde yeni hipoaktif alan olan veya diferansiyel fonksiyonda gerileme olan  10 olgu’dan ( %14) sadece 2 tanesinde İYE gözlendi. Sekiz olguda hipoaktivitede gerileme ve fonksiyonda iyileşme görüldü. Enjeksiyon yapılan 1 olgu hariç reflü nüksü saptanmadı.

Sonuç:  İYE vür tanısında ve reflüye bağlı patolojilerin gelişiminde önemli bir semptomdur. Cerrahi tedavi sonuçları başarılıdır. Olguların %27’sinde cerrahi gerektirecek ek bir patoloji saptanmıştır. Operasyon İYE sıklığını belirgin derecede azaltmaktadır. Ameliyat sonrası dönemde sintigrafik bulgular değişken ve İYE gelişiminden bağımsız olabilmektedir. Cerrahi sonrası reflü nüksü için araştırma gereği yoktur.

 

Close