Oral Presentation - 4
Which Anorectal Malformation Patients Shall be Evaluated with Urodynamic Studies?
S Tiryaki, İ Yağmur, A Tekin, A Çelik, O Ergün, G Özok, Z Dökümcü, E Divarcı, İ Ulman, A Avanoğlu
Ege University Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery
Aim
There is controversy around how bladder-sphincter dysfunction(BSD) in anorectal malformation(ARM) patients will be evaluated. The aim of this study is to evaluate the efficiency of patient selection criteria for urodynamics of our institution and some suggestions in the literature on detecting renal parenchymal injury.
Material-Methods
Our institution’s ARM management protocol involves urodynamic studies to all patients with high anomalies and to patients with low anomalies in case of clinical suspicion. Hospital records of ARM patients who had undergone urodynamics between 1994-2014 were reviewed. Data including parameters that can predict BSD(type of ARM, hydronephrosis, sacral anomaly, bladder trabeculation, urinary infection, incontinence)and signs of renal parenchymal injury(length of kidney, renal scarring on scintigraphy, renal failure)were reviewed.
Results
Urodynamic studies were conducted to 83 patients;49 boys and 34 girls. Mean age at the time of first urodynamics was 3 years(4m-19y). Thirty-three had low and 50 had high type malformations. Normal bladder function was seen in 33,3 patients had detrusor underactivity, 40 had detrusor overactivity and 7 had dyssynergia. There were 9 patients with low-type malformations and no clinical symptoms. Three of these had detrusor overactivity, one had renal parenchymal injury. 64 patients had a follow-up of more than one year(1-28 years, median 4.5y). Among these, 43 had renal parenchymal injury and four had end-stage kidney failure. There was no correlation with sacral anomalies and abnormal urodynamic studies; however, there was a statistically significant relation with renal paranchimal injury and sacral anomalies. Eighteen of 33 patients with no sacral abnormalities had bladder dysfunction and 9 had renal injury.
Conclusion
Our results gave an impression that patient selection criteria for urodynamics of our institution might be inefficient in detecting BSD that might cause renal parenchymal injury. All patients with anorectal malformations shall undergo urodynamic studies and spinal MRI until definitive criteria are established.
Anorektal Malformasyonlu Hastaların Hangilerine Ürodinamik İnceleme Yapılmalıdır?
S Tiryaki, İ Yağmur, A Tekin, A Çelik, O Ergün, G Özok, Z Dökümcü, E Divarcı, İ Ulman, A Avanoğlu
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
Amaç
Anorektal malformasyonlu (ARM) hastalarda %18-57 oranında mesane sfinkter disfonksiyonu (MSD) olduğu bilinmekle birlikte bu hastaların nasıl inceleneceği konusunda farklı fikirler vardır. Bu çalışmada kliniğimiz ARM hasta izlemindeki ürodinami yapılacak hasta seçim yöntemi ile bazı literatür önerilerinin olası böbrek hasarını öngörmede etkinliğinin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Gereç-Yöntem
Kliniğimizde yüksek tip ARM hastalarının tümüne, alçak tip ARM hastalarına ise klinik şüphe halinde ürodinami uygulanmaktadır. 1994-2014 yılları arasında ürodinami yapılmış olan hastaların kayıtları geriye dönük taranarak; yapılan ürodinamiler, olası MSD işareti olabilecek belirteçler (anorektal malformasyon tipi, hidronefroz varlığı, sakral anomali, idrar yolu enfeksiyonu, inkontinans, hidronefroz, mesanede trabekülasyon varlığı) ile gelişen böbrek hasarı açısından izlemleri (böbrek boyutu, sintigrafik hasar, böbrek yetmezliği) karşılaştırmalı değerlendirilmiştir.
Bulgular
ARM’lu 83 hastaya ürodinami uygulanmış olup 49’u erkek, 34’ü kızdır. İlk ürodinami yapıldığında ortanca yaş 3 (4 ay-19 yaş) tır. Olguların 33’ü alçak, 50’si yüksek tip ARM’ludur. Ürodinami ile 33 hastada normal bulgular; 3 hastada detrusor aktivitesi azalmış, 40 hastada artmış, 7 hastada ise dissinerji saptanmıştır. Alçak tip ve klinik bulgusu olmayan 9 hastanın 3ünde hiperrefleks mesane saptanmış, 1inde böbrek hasarı meydana gelmiştir. En az 1 yıl takibi (1-28 yıl, ortanca 4,5) olan 64 hastanın 43ünde böbrek hasarı, 4’ünde böbrek yetmezliği gelişmiştir. Anorektal malformasyon tipi, idrar yolu enfeksiyonu öyküsü, inkontinans, hidronefroz veya mesanede trabekülasyon varlığı patolojik ürodinami ya da böbrek hasarı gelişimi ile ilişkisiz bulunmuştur. Sakral anomali varlığının patolojik ürodinami bulgusuyla ilişkisi saptanmamış ancak böbrek hasarıyla ilişkili bulunmuştur (p=0,024). Bunun yanında sakral anomali saptanmayan 33 hastanın 18inde ürodinamide patoloji, 9unda böbrek hasarı saptanmıştır. Spinal MRG 27 hastaya çekilmiş, bunlardan 18inde patoloji saptanmıştır.
Sonuç
Kliniğimizde anorektal malformasyonlu hastalarda uygulanan ürodinami yapılacak hasta seçim yönteminin böbrek hasarıyla sonuçlanabilen MSD’u öngörmede yetersiz olabileceği düşünülmüştür. Hasta seçimini sağlayacak net veriler elde edilene kadar ARM’lu tüm hastalara spinal MRG ve/veya ürodinami yapılması uygun olacaktır.