PEDURO 2015 6. National Pediatric Urology Congress

View Abstract

Oral Presentation - 15

Determination of MR Urograpy in the diagnosis of ureteropelvic junction obstruction in children: May it be an alternative to conventional diagnostic modalities?

C Kocaoğlu*, A Akın**
*Department of Pediatric Surgery, Konya Education and Research Hospital, Konya, Turkey
**Department of Radiology, Konya Education and Research Hospital, Konya, Turkey

~~Introduction: In diagnosis of ureteropelvic junction obstruction, screening methods like ultrasonography (USG), intravenous urography (IVU), voiding cystourethrography (VCUG) and radionuclide scintigraphy, are utilized. Diagnosis cannot be performed via a single method. We aimed to determine the importance of magnetic resonance (MR) urography in diagnosis of ureteropelvic junction obstruction and evaluate whether MR urography may be alternative to conventional screening methods.
Materyal and Method: MR urography reports of 17 children (4 girls and 13 boys) undergoing preoperative MR urography and pyeloplasty due to ureteropelvic junction obstruction between 2011-2014 were retrospectively assessed and compared with other screening methods of the same cases. MR urography was evaluated both as static T2 MR urography and dynamic T1 MR urography after giving gadolinium, and determined as “Calyceal Transit Time” and “Renal Transit Time”. Renal enhancement and excretion curves were formed.
Results: Mean age rate of 17 cases exposed to MR urography was 4.4 years (2 months-12 years). All cases were exposed to both USG and Tc99m-DTPA radionuclide scintigraphy (one to Tc99m-MAG-3) , 11 to VCUG and 10 to Tc99m-DMSA radionuclide scintigraphy. No cases underwent the application of IVU. Compared MR urography findings with those of USG, it was detected that hydronephorisis grades were completely consistent, and antero-posterior pelvic diameters and parenchymal thicknesses were investigated via MR urography in a more detailed and objective manner. Of 13 cases in whom activity was not washed out or showed a definite lengthening at excretion phase in Tc99m-DTPA scintigraphy, 12 was determined to demonstrate  “Renal Transit Time” over 500 seconds on their MR urography. Additionally, perfusion and consantration phases were observed to be consistent in both investigations.
Conclusions: MR urography gives opportunity to get morphological, anatomical and functional information on urinary system with a single test without using ionized radiation. We consider MR urography is alternative to conventional screening tests while diagnosing ureteropelvic junction obstruction.
 

Çocuklarda MR ürografinin üreteropelvik bileşke obstrüksiyonu tanısındaki belirleyiciliği: Konvensiyonel tanı yöntemlerine alternatif olabilir mi?

C Kocaoğlu*, A Akın**
*Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği, Konya, Türkiye
**Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Kliniği, Konya, Türkiye

Giriş: Üreteropelvik bileşke obstrüksiyonu tanısında ultrasonografi (USG), intravenöz ürografi (IVÜ), voiding sistoüretrografi (VSÜG), radyonüklid sintigrafi gibi görüntüleme çalışmalarından yararlanılır. Çoğu zaman tek bir görüntüleme ile tanıya ulaşılamamaktadır. Bu çalışmada; Magnetik Rezonans (MR) ürografi’nin üretero pelvik bileşke obstrüksiyonu tanısındaki belirleyiciliğinin ve konvensiyonel görüntüleme yöntemlerine bir alternatif teknik olup olamayacağının değerlendirilmesi amaçlandı.
Materyal ve Metod: Üreteropelvik bileşke obstrüksiyonu nedeni ile 2011-2014 yılları arasında piyeloplasti uygulanmış ve preoperatif MR ürografi çekilmiş 4’ü kız, 13’ü erkek 17 çocuk olgunun MR ürografi raporları, aynı olguların diğer görüntüleme yöntemleri ile geriye dönük olarak karşılaştırıldı. MR ürografi, hem statik T2 MR ürografi olarak hem de gadolinium verildikten sonra dinamik T1 MR ürografi olarak değerlendirildi, ve “Calyceal Transit Time” ve “Renal Transit Time”belirlendi. Renal kontrastlanma ve ekskresyon eğrileri oluşturuldu.
Bulgular: MR ürografi çekilmiş 17 olgunun yaş ortalaması 4.4 yıldı ( 2 ay-12 yaş ). Olguların tümüne USG ve Tc99m-DTPA radyonüklid sintigrafi (1tanesi Tc99m-MAG-3) yapılmışken, 10’una Tc99m-DMSA radyonüklid sintigrafi, 11’ine VSUG uygulanmıştı. Hiçbir olguda IVU çekilmemişti. MR ürografi ile USG karşılaştırıldığında hidronefroz grade’lerinin tamamen uyumlu olduğu ve antero-posterior pelvis çapının, parankim kalınlığının MR ürografi ile daha ayrıntılı ve objektif olarak değerlendirilebildiği tespit edildi. Tc99m-DTPA sintigrafilerinde ekskresyon fazında radyofarmasötiğin boşalmadığı veya belirgin uzama gösterdiği 13 olgunun, 12’sinin MR ürografisinde de “Renal Transit Time” 500 saniyenin üzerinde tespit edilmiştir. Ayrıca perfüzyon ve konsantrasyon fazlarının da her iki incelemede uyumlu olduğu gözlemlenmiştir.
Sonuçlar: MR ürografi iyonize radyasyon kullanmadan bir tek inceleme ile üriner sistemin morfolojik anatomik ve ayrıca fonksiyonel bilgisinin alınabilmesine olanak sağlar. MR ürografinin üreteropelvik bileşke obstrüksiyon tanısında konvensiyonel görüntüleme yöntemlerine bir alternatif olabileceğini düşünmekteyiz.

Close