Poster - 10
BENIGN PROSTATIC HYPERPLASIA: A 17-YEAR-OLD CASE REPORT
İ Yağmur*, B Turna**, A Tekin*, E Akıncıoğlu**, B Sarsık***, İ Ulman*
*Ege University Faculty of Medicine Department of Pediatric Surgery Division of Pediatric Urology
**Ege University, Faculty of Medicine, Department of Urology, Izmir
***Ege University Faculty of Medicine, Department of Pathology
Aim: Benign prostatic hyperplasia ( BPH) is very rare in childhood. Only three cases younger than 18-year-old have been reported. We presented an adolescent who had undergone endoscopic treatment with transurethral resection of the prostate ( TUR-P).
Case: 17-year-old male patient with a history of intermittent hematuria first admitted to other hospital due to acute urinary retention. Urethral catheter was placed and changed with suprapubic drainage catheter due to intermittent hematuria and recurrent obstruction of urethral catheter. As increase in prostate size was detected, prostate biopsy was performed suspicion of malignancy. Histopathological analysis revealed benign prostate tissue and the patient was referred to our clinic after not being able to urinate for three months. He didn’t have any history of hormonal therapy and digital rectal examination revealed a grossly enlarged prostatic mass. His external genitalia was Tanner stage 5 with no abnormality. Prostate–specific antigen (PSA) level was 3.38 ng/mL, free PSA (fPSA) level was 0.761 ng/mL, fPSA/tPSA rate was 0.23. In ultrasonographic and magnetic resonance evaluation; the mass arising from the middle lobe of prostate and filling the bladder lumen was noted and prostate volume was calculated about 111 cc. It was noted that the probability of a non-ductal tumor was considered because of age. But it was reported that a large lymph node or metastasis sign wasn’t detected. In endoscopy; it was seen that the mass was originated from only prostate median lobe and TUR-P was performed. The patient could easily micturate without residual urine after urethral catheter was removed on the postoperative day 4. Histopathology confirmed BPH. He had an uneventful postoperative period of 10 months.
Result: BPH should be considered in differential diagnosis of malignant prostate disease in childhood. As endoscopic method is the treatment of choice in BPH, preoperative histological evaluation should be considered.
BENİGN PROSTAT HİPERPLAZİSİ: 17 YAŞINDA BİR OLGU
İ Yağmur*, B Turna**, A Tekin*, E Akıncıoğlu**, B Sarsık***, İ Ulman*
*Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD Çocuk Ürolojisi BD
**Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, İzmir
***Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı
Giriş ve Amaç: Benign prostat hiperplazisi (BPH), çocukluk çağında oldukça nadir görülmektedir. Literatürde, şimdiye kadar 18 yaş altında olan toplam üç olgu bildirilmiştir. Bu sunumda, transüretral prostat rezeksiyonu (TUR-P) ile endoskopik olarak tedavi edilen bir adolesan sunulmuştur.
Olgu: Öncesinde birkaç kez hematüri öyküsü olan 17 yaşındaki erkek olgu, akut idrar retansiyonu ile sağlık merkezine başvurmuş. Önce üretral kateter yerleştirilen olguda, aralıklı hematüri ve sık tekrarlayan kateter tıkanmaları nedeniyle suprapubik drenaj katateri yerleştirilmiş. Prostat boyutları artmış saptanan olguda ön planda malignite düşünülmesi nedeniyle transrektal ultrasonografi eşliğinde prostat biyopsisi uygulanmış. Patolojik değerlendirmesi benign olarak raporlanan ve üç aylık sürecin sonunda hala idrar yapamayan hasta tarafımıza yönlendirilmiş. Daha önce herhangi bir hormonal terapi alma öyküsü olmayan hastanın rektal muayenesinde, bazaline parmakla ulaşılamayan büyük bir prostat saptandı. Dış genitalya Tanner evre 5 ve normal görünümdeydi. Rutin laboratuar bulguları normal idi. Prostat spesifik antijen (PSA) 3.38 ng/mL, serbest prostat spesifik antijen (fPSA) ise 0.761 ng/mL ölçülmüş olup, fPSA/tPSA oranı 0.23 idi. Ultrasonografi de; prostat median lobundan kaynaklanan ve mesane lümenini dolduran kitle izlenmiş olup, bez hacmi yaklaşık 111 cc olarak hesaplandı. Manyetik Rezonans incelemede, mesane içerisini tamamen dolduran ve prostattan kaynaklanan solid kitle izlenmekteydi. Yaş grubundan dolayı tanıda nonduktal tümörlerin ağırlıklı olarak düşünüldüğü belirtildi. Ancak patolojik boyutlu lenf nodunun veya kesitlere giren yapılarda metastazla uyumlu bir görünümün olmadığı da ifade edildi. Olgunun endoskopisinde; kitlenin sadece prostat median lobundan köken aldığı görüldü ve TUR-P uygulandı. Dördüncü gün üretral katateri çıkarılan olgunun rezidü idrar kalmadan rahatlıkla işediği görüldü. Patolojisi benign prostat hiperplazisi olarak raporlandı. Takibinin 10. ayında olan olgunun laboratuvar değerleri normal olup herhangi bir üriner sistem semptomu bulunmamaktadır.
Sonuç: Çocukluk çağı malign prostat hastalıklarının ayırıcı tanısında BPH göz önünde bulundurulmalıdır. Tedavi seçeneğinin belirlenmesinde, patolojik incelemenin anahtar rol oynadığı bilinmeli ve tedavide endoskopik yöntemlere öncelik verilmelidir.