Newborn Sacrococcygeal Teratoma: Consider Urologic Comorbidity
G Şalcı*, AÖ Çiftçi*, ME Şenocak*, FC Tanyel*, İ Karnak*, D Orhan**, C Akyüz***, S Ekinci*
*Hacettepe University Faculty of Medicine Department of Pediatric Surgery
**Hacettepe University, Faculty of Medicine, Department of Pediatric Pathology
***Hacettepe University, Faculty of Medicine, Department of Pediatric Oncology
Background purpose: Sacrococcygeal teratoma
(SCT) is the most common congenital neoplasm in neonates. Pelvic mass effect
and the need for aggressive surgical resection may lead urinary dysfunction. In
this study long term results newborn SCT treatment is evaluated with special
emphasis on urinary system comorbidities.Methods: Records of all neonates diagnosed
with SCT between 2006 and 2016, were retrospectively reviewed. Data collected
included patient characteristics, results of laboratory and imaging studies,
surgical technique, early and late results. Results: Eleven girls and 3 boys with a mean
age of 7 days (1-27 days) were diagnosed with newborn SCT. Prenatal diagnosis
with ultrasonography (n=8) and magnetic resonance imaging (n=3) was made in 8
patients. Other 5 patients were diagnosed by visible mass on sacral region and
postnatal ultrasonographic examination done for voiding disturbance. Mean aFP level was 99.227 ng/mL (387-499.233ng/mL) and 3 patients had high
levels of bHCG.
All patients but one had sacral excision of tumor in newborn period (mean age:
7 days). These patients were classified as Altman Type I-II. One patient with
Altman type III tumor had tru-cut biopsy and chemotherapy before the excision
of tumor with abdominosacral approach (age of operation: 8 months). All
patients had total excision of tumor with negative surgical margins.
Pathological examination revealed mature teratoma in 7 patients and immature
teratoma (Grade I-III) in 7. Average follow up time was 64 months (1-106
months). Three patients have voiding dysfunction and hydronephrosis. One patient
is on physical therapy for gait disturbance. Eventually all patients have
normal levels of aFP
and bHCG
and none of the patients have fecal incontinence. One patient has urinary
incontinence.
Conclusion: SCT has an excellent
prognosis in newborns. However, urologic comorbidities such as voiding
dysfunction should be considered to preserve renal function in long term follow
up.
Yenidoğanda Sakrokoksigeal Teratom: Ürolojik Komorbidite Gözardı Edilmemelidir
G Şalcı*, AÖ Çiftçi*, ME Şenocak*, FC Tanyel*, İ Karnak*, D Orhan**, C Akyüz***, S Ekinci*
*Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
**Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Patoloji AD
***Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Onkoloji AD
Amaç: Sakrokoksigeal teratom
yenidoğanlarda en sık görülen doğumsal neoplazidir. Pelvik kitle etkisi ve
agresif cerrahi girişimler üriner sistem işlevlerini etkileyebilir. Bu
çalışmada sakrokoksigeal kitle tanısı alan yenidoğanların uzun dönem sonuçları üriner
sistem ilişkili morbidite vurgulanarak irdelenmiştir. Yöntem: 2006 ve 2016 yılları arasında sakrokoksigeal tümör tanısı alan tüm
yenidoğanların kayıtları geriye dönük olarak incelenmiştir. Hasta özellikleri, laboratuvar
ve görüntüleme yöntemlerinin sonuçları, cerrahi yöntem, erken ve geç sonuçlar
değerlendirilmiştir. Bulgular: Yaşları 1gün ve 27 gün
arasında değişen (ortanca:7) 3 erkek 11 kız hastanın 8’i prenatal dönemde
yapılan ultrasonografi (n=8) ve manyetik rezonans görüntüleme (n=3) ile, 5’i doğumdan sonra fark edilen
kitle görünümü ile 1’i idrar yapma güçlüğü nedeniyle yapılan ultrasonografik
inceleme ile tanı almıştır. Olguların aFP
değeri ortalama 99.227 ng/mL (387-499.233ng/mL) bulunmuş, 3 olguda bHCG yüksekliği saptanmıştır. Yenidoğan
döneminde ameliyat edilen (ortanca ameliyat yaşı: 7 gün) 13 olguda kitle sakral
yaklaşımla çıkarılmıştır. Bu olguların Altman sınıflamasına göre Tip I ve II
olduğu görülmüştür. Bir olgu Altman Tip III olarak değerlendirilmiş, tru-cut
biyopsi sonrası kemoterapi aldıktan sonra kitle boyutlarında küçülme sağlanmış
ve abdominosakral yaklaşımla kitle çıkarılmıştır (ameliyat yaşı: 8 ay). Tüm
olgularda cerrahi sınır negatif bulunmuş, 7 olguda matür teratom, 7 olguda
immatür teratom (Evre I-III) saptanmıştır. Ortalama 64 ay (1-106 ay) izlenen
olguların 3’ünde (%21.4) işeme disfonksiyonu ve hidroüreteronefroz
saptanmıştır. Bir olgu yürüme bozukluğu nedeniyle fizik tedavi almaktadır. Tüm
olgularda aFP ve bHCG değerlerinin normal sınırlarda olduğu
görülmüştür. Hiçbir olguda tümör yinelemesi ve dışkı inkontinansı gözlenmemiş,
bir olguda idrar inkontinansı saptanmıştır.
Sonuç: Yenidoğanlarda
sakrokoksigeal tümörlerin prognozu çok iyidir. Ancak, olası işeme disfonksiyonu
gözardı edilmemeli, uzun dönem izlemde
böbrek işlevlerinin korunabilmesi için eşlik
eden ürolojik morbiditenin tanınıp tedavi edilmesi sağlanmalıdır.