Poster - 35
Retrospective evaluation of patients who were operated for ureteropelvic junction obstruction
Z Özçelik, İB Cesur
Adana City Training and Research Hospital Pediatric Surgery Clinic
Objective: Ureteropelvic junction obstruction (UPD) is one of the main causes of renal damage in children. İn this study, we aimed to evaluate the patients with ureteropelvic junction obstruction and were operated.
Method: The data of 46 patients with ureteropelvic junction obstruction were evaluated retrospectively between December 2011 and December 2018.
Results: Of the 46 patients, 34 (73.9%) were male and 12 (26.1%) were female. The mean age was 4.30 + 4.49 (0-14) years. Nineteen (41.3%) patients were operated on the right side and 27 (58.7%) on the left side. Fourteen patients (30.4%) had abdominal pain and 14 (30.4%) had antenatal hydronephrosis. Eight (17.4%) had urinary tract infection. Additional pathologies such as kidney stone in 2, hypospadias in 1, ureterovesical stenosis in 1, bladder diverticulum in 1, multicystic dysplastic kidney in 1 patients were detected. Thirty-seven patients had preoperative voiding cystourethrography and 10 had intravenous pyelography (IVP). The preoperative renal pelvic diamater was 36.65 + 13.24 (0-77 mm) and the parenchymal thickness was 4.50 + 1.45 (0-8 mm). The mean preoperative and post-operative dynamic renal scintigraphy (DMSA) was 42,32% + 11,38 (18-59) for the kidney function and 42,60 + 15,52% for the postoperative 6th month.(15- 98). In the first postoperative year, the anterior-posterior diameter of renal pelvis by ultrasonography was 13,97 + 6,43 (6-32) and a parenchyma thickness 7,20 + 2,09 (3,4-11). The mean follow-up period was 37,35 + 21,96 (4-82) months.
Conclusion: Congenital urinary tract obstruction is the most common fetal anomaly in childhood. However, when ultrasound is not performed in the competent hands, it can be detected by giving symptoms with different symptoms in advanced ages and starting kidney damage. Surgical correction may be necessary to prevent renal parenchymal infection and irreversible kidney damage.
Üreteropelvik bileşke darlığı nedeni ile opere edilen hastaların retrospektif değerlendirilmesi
Z Özçelik, İB Cesur
Adana Şehir Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği
Amaç: Üreteropelvik bileşke darlığı (UPD) çocuklarda görülen böbrek hasarının en temel nedenlerinden biridir. Bu çalışmada kliniğimizde üreteropelvik bileşke darlığı tanısı konulan ve ameliyat yapılmış hastaları değerlendirmeyi amaçladık.
Metod: Kliniğimizde Aralık 2011-Aralık 2018 tarihleri arasında antenatal hidronefroz nedeni ile takip edilen veya başka şikayetlerle gelen ve tesadüfen saptanan üreteropelvik bileşke darlığı nedeniyle opere edilen 46 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi
Bulgular: 46 hastanın 34’i (%73,9) erkek, 12’si (%26,1) kızdı. Yaş ortalamaları 4,30+4,49 (0-14) yıl idi. Hastaların 19’u (%41,3) sağ, 27 ‘si (%58,7) sol UPD nedeni ile opere edilmişti. 5 hasta nüks nedeni ile yeniden ameliyat edilmişti. Hastaların 14’ü (%30,4) karın ağrısı şikayeti nedeni ile tesadüfen saptanmış, 14’ü (%30,4) antenatal hidronefroz nedeniyle takipli, 10’unda (%21,8) herhangi bir şikayet yokken ve 8’inde de (%17,4) idrar yolu enfeksiyonu nedeni ile araştırılırken tespit edilmişti. Hastaların 2’sinde böbrek taşı, 1’in de hipospadias, 1’inde üreterovezikal darlık, 1’inde mesane divertikülü, 1’inde de multikistik displastik böbrek gibi ek patolojiler tespit edilmişti. Hastaların 33’üne ameliyat öncesi voiding sistoüretrografi ve 10’una da İntravenöz piyelografi (İVP) çekilmişti. Operasyon öncesinde ölçülen böbrek pelvis ön-arka çapı 36,65+13,24 (0-77 mm) ve parankim kalınlığı 4,50+1,45 (0-8 mm) saptanmıştı. Ameliyat öncesi hastaların DMSA çekilerek yapılan hesaplamalarında hasarlı böbreğin böbrek fonksiyonlarına katkısı ortalama %42,32+11,38 (18-59) iken, ameliyat sonrası 6. ayda yapılan %42,60+15,52 (15-98) saptandı. Ameliyat sonrası 1. yılda hastaların ultrasonografide böbrek pelvis ön-arka çapı 13,97+6,43 (6-32 mm) ve parankim kalınlığı 7,20+2,09 (3,4-11 mm) olarak saptandı. Hastaların takip süreleri ortalama 37,35+21,96 (4-82) aydı.
Sonuç: Doğumsal üriner sistem obstriksiyonu çocukluk çağında en sık rastlanan fetal anomalidir. Ancak ehil ellerde ultrasonografi yapılmadığı zaman ileri yaşlarda değişik semptomlarla bulgu vererek ve böbrek hasarı başlamış olarak saptanabilir. Böbrek parankim enfeksiyonunu ve geri dönüşümsüz böbrek hasarını önleyebilmek için cerrahi düzeltme yapılması gerekebilmektedir.