Oral Presentation Long - 1
Decrease in renal function as a surgical indication for ureteropelvic junction obstruction is not suitable for a good renal functional recovery after surgery: a single center experience of 20 years
HÖ Gezer*, A Temiz*, SS Ezer*, E İnce*, G Parmaksız**, A Noyan**, A Hiçsönmez*
*Baskent University Faculty of Medicine Department of Pediatric Surgery
**Başkent University Faculty of Medicine, Department of Pediatric Nephrology
Background: Ureteropelvic junction obstruction (UPJO) is characterized by obstructed flow of urine from renal pelvis to ureter and has potential renal damage. The aim of this study was to evaluate the operated patients, with focusing on functional recovery.
Methods: All children required primary pyeloplasty were analyzed retrospectively from 1999 to 2019.
Results: 288 units(280 patients) were included in the study. The male/female ratio was 211/77 and the median age was 9 months. 162(56%) operations were performed on the left kidney. The median hospitalization time were four days (2-30). 182 patients(63.2%) were presented antenatal hydronephrosis and 39 patients (13.5%) were abdominal/side pain. Preoperative ultrasound (USG) revealed 247(85%) patients did not have any other urinary problems and in 25%(72) of operated ones have ≥50% parenchymal thinning of that of the contralateral kidney.. Voidingcystourethrography (VSUG) was performed in 92.4% patients preoperatively that revealed that 36 (13.5%) patients have vesicoureteral reflux. Preoperatively, 31 patients (11.1%) underwent additional intervention such as ureterovesical junction dilatation (3), percutaneous nephrostomy (PN) (28). The mean of the diferential renal function (DRF) on renal scintigraphy (RS) was 45.6 ± 10.4. Patients were subdivided according to DRF as 0-20% (n=10), 20-30%(n=16), 30-40%(n=28), 40-55%(n=191), 55-70%(n=25), ≥70%(n=10). The majority of our patients were in a well-functioning group and the best results were obtained in this group as in 82% (n=156/191) patient loss of function was prevented, compared 66% (n=29/44) RRF<40%. 285 patients were followed-up with an average of 88.2 ± 29.3 months. Postoperative period 13 patients underwent re intervention.
Conclusion
The criteria for surgery differ considerably. We know that poorer preoperative function rebounds as the poorer postoperative recovery, because obstructed nephropathy is a self-progressing process continuing the functional deterioration despite the relief of obstruction. The best results in our study were obtained in the kidneys that have RRF close to 50%, so, we consider that waiting and/or following serial renograms for cut-off value of RRF<40% or 10% deterioration in RRF may cause delaying in the treatment of UPJ.
Üreteropelvik bileşke tıkanıklığında cerrahi endikasyon olarak sintigrafide fonksiyon kaybının beklenmesi, ameliyat sonrası iyi bir renal fonksiyonel iyileşme elde etmek için uygun değildir: 20 yıllık tek merkez deneyimi
HÖ Gezer*, A Temiz*, SS Ezer*, E İnce*, G Parmaksız**, A Noyan**, A Hiçsönmez*
*Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
**Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefroloji Bilim Dalı
Amaç: Üreteropelvik bileşke (UPB) tıkanıklığı, idrar akımında bozulmayla karakterize, böbrek hasarına neden olabilen bir patolojidir. Çalışmanın amacı hastaları ameliyat sonrası böbreklerin fonksiyonel iyileşmesine odaklanarak değerlendirmektir.
Yöntemler: 1999 ile 2019 yılları arasında UPB tıkanıklığı tanısı ile ameliyat edilen hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelenmiştir.
Bulgular: Çalışmaya 288 ünite (280 hasta) dâhil edildi. Erkek / kadın oranı 211/77 (%73 erkek) ve ortanca yaş 9 ay (15 gün-204 ay) idi. 162 (%56) hastada patoloji sol taraftaydı. Ortalama hastanede kalış süresi dört gündü (2-30). Başvuru yakınması, 182 (%63,2) hastada antenatal hidronefroz ve 39 (%13.5) hastada karın / yan ağrısıydı. Ultrasonografide (USG) 247 (%85) hastada başka anomali tespit edilmedi. 72 (%25) hastada karşı böbrek parankimine göre ≥%50'den fazla parankimal incelme vardı. %92.4 hastada voidingsistoüretrografi (VSUG) görüldü. 36 (%13.5) hastada vezikoüreteral reflü (VUR) tespit edildi. 31(%11.1) hastaya üreterovezikal dilatasyon(n:3), perkütan nefrostomi(n:28) gibi ek müdahaleler yapıldı. Sintigrafide diferansiyel böbrek fonksiyonunun(DFR) ortalaması 45.6 ± 10.4 idi. Hastalar DFR’e göre %0-20 (n=10), % 20-30 (n=16), % 30-40 (n=28), % 40-55 (n=191), 55-70. % (n=25), ≥70% (n=10) olarak gruplara ayrılmıştır. Hastalarımızın çoğunluğu iyi fonksiyon grubundaydı ve en iyi sonuçlar da bu grupta elde edildi. %82 hastada fonkisiyonlarda bozulmama veya iyileşme elde edildi. Bu oran fonksiyonu %40’ın altında olanlarda %66 olarak bulunmuştur. Hastalar ortalama 88.2 ± 29.3 ay takip edildi. Postoperatif dönemde 13 hastaya yeniden müdahale edildi.
Sonuç: Ameliyat kriterleri önemli ölçüde farklılık gösterir. Bununla birlikte, ameliyat öncesi kötü fonksiyonlu böbreklerde ameliyat sonrası tıkanma nefropatisinden kaynaklanan fonksiyonel kaybın, tıkanma ortadan kalksa bile kaybın ilerleyici bir şekilde devam edebildiğini biliyoruz. Fonksiyonel kaybı önleme açısından çalışmamızdaki en iyi sonuçlar DFR' nin % 50'ye yakın olan böbreklerde elde edildi. Bu nedenle, ameliyat sonrası iyi bir renal fonksiyonel iyileşme elde etmek için cerrahi endikasyon kriterleri için ilk DFR değerinin (%40) ve bozulma seviyelerinin (>%10) beklenmesinin gecikmeye neden olabileceğini düşünmekteyiz.