Oral Presentation - 13
How important is the rectum diameter in bladder and bowel dysfunctions?
MA Özen*, MS Aygün**, M Shabsog***, M Taşdemir****, I Bilge****, E Eroğlu*
*Koc University, School of Medicine, Department of Pediatric Surgery
**Koc University, School of Medicine, Department of Radiology
***Koc University, School of Medicine
****Koç University, School of Medicine, Department of Pediatric Nephrology
Aim: In the presence of conditions such as constipation, fecal incontinas accompanying lower urinary tract dysfunction (LUTD), pathology calls bladder bowel dysfunction (BBD). In the management of BBD, bowel dysfunction is primarily treated. In fact, it is reported to lead to spontaneous improvement in LUTD. It is stated that detection of rectal dilation is the best way to objectify constipation. There is no clarity in this matter in ICCS definitions. In this study, we aimed to evaluate the rectum diameters of patients with constipation and LUTD.
Methods: After the exclusion of neurological, anatomical and metabolic etiology, patients with 4 major LUTD diagnoses were evaluated with Rome 3-4 criteria and Bristol stool scale for functional constipation. The transverse diameter of the rectum was measured by pelvic USG. Since the values of 30 mm and above are expressed in terms of constipation, patients were classified based on this value.
Results: The average age of 251 patients (138 girls), who were diagnosed with LUTD between the ages of 5 and 13, was 9.16 ± 1.98 years. Functional constipation was detected in 101 patients (40.2%). Of these 101 patients, there were 58 children with rectum transverse diameter of 30 mm or more (between 30.4 and 42.1 mm). In 43 patients with functional constipation but with a rectum diameter of less than 30 mm, the rectum diameter was determined between 16.1 and 29.3 mm.
Conclusion: Detecting constipation is critical in BBD management. Although functional constipation was detected in more than 1/3 of patients in current study, rectum diameters were found to be normal. In this case, patients can only be evaluated as bladder dysfunction and diagnosis can be skipped. Although it seems to be a practical method in the diagnosis and follow-up of the patients, it may not be reliable in this group of patients.
Rektum çapı mesane ve barsak disfonksiyonlarında ne kadar önemli ?
MA Özen*, MS Aygün**, M Shabsog***, M Taşdemir****, I Bilge****, E Eroğlu*
*Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Kliniği
**Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Kliniği
***Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi
****Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Nefrolojisi Kliniği
Amaç: Alt üriner sistem disfonksiyonuna (AÜSD) eşlik eden kabızlık, fekal inkontinas gibi durumların varlığında patoloji mesane barsak disfonksiyonu (MBD) olarak adlandırmaktadır. MBD yönetiminde öncelikle barsak disfonksiyonu tedavi edilmektedir. Hatta barsak disfonksiyonu tedavisinin AÜSD de spontan düzelmeye yol açtığı bildirilmektedir. Rektal dilatasyonun ultrasonografik (USG) tespitinin kabızlığı nesnelleştirmenin en iyi yolu olduğu belirtilmektedir. Uluslararası Çocuk Kontinans Derneğinin tanımlamalarında bu konuda netlik bulunmamaktadır. Bu çalışmada, AÜSD ile birlikte kabızlığı olan hastaların rektum çaplarının değerlendirilmesi amaçlandı.
Yöntem: Nörolojik, anatomik ve metabolik etiyoloji dışlandıktan sonra, başlıca 4 AÜSD tanısı olan hastalar (Aşırı aktif mesane, disfonksiyonel işeme, az etkin mesane, primer mesane boynu disfonksiyonu) fonksiyonel kabızlık açısından Roma 3-4 kriterleri ve Bristol kaka skalası ile değerlendirildi. Kabızlık tanısı alan hastalara yapılan pelvik USG ile rektumun transvers çapı ölçüldü. Literatürde yaygın olarak 30 mm ve üzerindeki değerler kabızlık ve rektal impaksiyon bakımından anlamlı ifade edildiği için hastalar bu değer baz alınarak sınıflandırıldı.
Bulgular: 5 ile 13 yaş arasında AÜSD tanısı alan toplam 251 hastanın (138’i kız) yaş ortalaması 9,16 ± 1,98 yıl idi. Hastaların 101’inde (%40,2) fonksiyonel kabızlık tespit edildi. Bu 101 hastadan rektum transvers çapı 30 mm ve üzerinde (30,4 ile 42,1 mm arasında) tespit edilen toplam 58 çocuk mevcuttu. Fonksiyonel kabızlık tanısı olan ancak rektum transvers çapı 30 mm den küçük olan 43 hastada ise rektum çapı 16,1 ile 29,3 mm aralığında tespit edildi.
Sonuç: MBD yönetiminde kabızlığın tespit edilmesi anahtar rol aynamaktadır. Mevcut çalışmada, hastaların 1/3’ünden fazlasında fonksiyonel kabızlık tespit edildiği halde rektum çapları normal olarak bulunmuştur. Bu durumda hastalar MBD yerine sadece mesane disfonksiyonu olarak değerlendirilebilir ve tanı atlanabilir. Tanı ve tedavinin takibinde pratik bir yöntemmiş gibi görünmekle birlikte, pelvik USG ile rektumun transvers çap ölçümü AÜSD ve kabızlığı olan hasta grubunda güvenilir olmayabilir.