Oral Presentation - 51
A Rare Case: Non-Traumatic Low Flow Priapism
M Üstün*, EB Çığşar Kuzu**, MO Öztan***
*University Of Medical Sciences, Tepecik Training and Research Hospital, Department of Pediatric Surgery
**Sağlık Bilimleri Unıversity Tepecik Research and Training Hospital, Department of Pediatric Surgery
***Izmir Katip Celebi University Department of Pediatric Surgery
Aim
Priapism is a condition in which full or partial penile erection lasts longer than 4 hours without any sexual stimulation. It is very rare in the pediatric age group. here we aimed to present a case with low-flow priapism
Case
An 11-year-old male presented with painful penile erection and inability to urinate for 6 hours. His vitals were normal and there was no history of trauma, drug use or sexual stimulation. 4 days ago, the patient underwent pes planavalgus operation. İn physical examination penile erectionwas persisting, the left testicle was in the inguinal canal and the right testicle was in the scrotum. Penile doppler ultrasonography revealed a flow velocity of <25cm/sec in both cavernosal arteries and the case was evaluated as low-flow priapism. The blood gas value seen from thcorpus cavernosa was more hypoxic and acidotic than the peripheral blood gas. The patient was operated. Penile block was applied. Free drainage was performed on the erect penile shaft from both sides with a 20 G branula for 20 minutes. After drainage, diluted adrenaline was injected into the corpus cavernosum. When no significant change in erection was observed, the branulas were removed and percutaneous corporoglandular T-shunt was performed. After this procedure, erection significantly decreased. Followin-up, the penis was edematous and non-erect. Post-operative doppler ultrasonography was normal. Patients is experiencing spontaneous erection episods without pain.
Discussion
The first step in the diagnosis and treatment of priapism is to determine the type of priapism with corporal blood gas or penile doppler USG. The presence of concomitant diseases, drug use and trauma history should be questioned. It should be kept in mind that if not treated urgently in the first 4-6 hours, irreversible damage to penile tissues and erectile dysfunction may ocur.
Ender Bir Olgu: Non-Travmatik Düşük Akımlı Priapizm Tanılı Çocuk
M Üstün*, EB Çığşar Kuzu**, MO Öztan***
*Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği
**Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği İZMİR
***İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
Giriş
Priapizm herhangi bir cinsel uyarı olmaksızın tam veya parsiyel penil ereksiyonun 4 saatten uzun sürmesi haline denir. Pediatrik yaş grubunda oldukça nadir görülmektedir. Bu yazıda düşük akımlı priapism tanısı ile acil servise başvuran ve cavernozal drenaj,adrenalin enjeksiyonu ve corporoglandüler T-shunt uygulanan bir olguyu sunmayı amaçladık.
Olgu
On bir yaşında erkek hasta 6 saattir devam eden ağrılı penil ereksiyon ve idrar yapamama şikayetiyle başvurdu. Hastanın vital bulguları olağandı, öyküsünde travma, ilaç kullanımı veya seksüel stimülasyon yoktu. 4 gün önce pes planavalgus operasyonu yapılan hastanın üç yaşında 2 kez febril konvulsiyon geçirdiği 2 yıl valproik asit tedavisi sonrası tedavinin kesildiği, sonrasında herhangi bir nöbet öyküsünün olmadığı, hafif mental retardasyonu olduğu öğrenildi. Fizik muayenede penil ereksiyonun sürdüğü, sol testisin inguinal kanalda sağ testisin ise skrotumda olduğu görüldü. Muayene sırasında idrar çıkışı görüldü. Yapılan penil doppler ultrasonografide Her iki kavernosal arterde akım hızı <25cm/sn olarak saptanan olgu düşük akımlı priapism olarak değerlendirildi. DrKorpus kavernosumdan görülen kan gazı değeri eşzamanlı görülen periferik kan gazına göre daha hipoksik ve asidotikti. Hasta acil şartlarda operasyona alındı. Penil blok uygulandı. Erekte penil gövdeye iki taraftan 20 G branül ile 20 dakika serbest drenaj yapıldı. Drenaj sonrası SF ile irrige edilen korpus kavernozumlar içine dilüe adrenalin enjeksiyonu yapıldı, ereksiyonda belirgin değişiklik izlenmeyince branüller çıkarılıp perkutan korporoglandüler T-şant uygulandı. Bu işlemden sonra ereksiyon belirgin azaldı. Hasta post operatif ilk gününde sık değişen pansumanlar ile takip edildi. Penisin ödemli ve non-erekte olduğu görüldü. Post op yapılan kontrol doppler ultrasonografisi olağandı. Kontrollerde Hastanın ağrısız, spontan ereksiyonları olduğu öğrenildi.
Tartışma
Priapizm olgularında tanı ve tedavideki ilk basamak corporal kan gazı ve penil doppler USG ile priapizm tipinin saptanmasıdır. Eşlik eden hastalık varlığı, ilaç kullanımı ve travma öyküsü muhakkak sorgulanmalıdır. İlk 4-6saatte acil tedavi edilmezse penil dokularda geri dönüşümsüz hasar oluşacağı ve ilerleyen dönemlerde ereksiyon kusurlarına sebep olabileceği akılda tutulmalıdır.