Oral Presentation - 5
Proximal hypospadias management: 22 years of clinical experience in a single center
M Dede*, A Akbulut**, ME Balkan**, N Kılıç**
*Bursa Uludag University, Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery
**Bursa Uludag University, Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery, Division of Pediatric Urology
Aim: The operation for the proximal form of hypospadias is more difficult, and complications are more likely.In this investigation, instances of proximal hypospadias treated at our clinic were retrospectively examined, and the surgical methods and outcomes were collected and presented. It was intended for searching at how challenges developed, if patients need additional surgery after the initial procedure, and what affects the present structure of the penile tissue.
Methods: The study included 134 patients suffering from proximal hypospadias who underwent primary reparative surgery between 2001 and 2023 and followed up for at least 6 months postoperatively. The patients who received Bracka 1 and 2 surgery were followed up with following the second surgery.
Results: External urethral meatal localization was penoscrotal in 81 patients (60.4%), scrotal in 41 patients (30.6%), and perineal in 12 patients (9%). Preoperative testosterone was used in 67.3% of the patients. The mean age of surgery was 15 (27.9 ± 34.7) months. Two-stage Bracka repair in 104 patients (77.6%), Duckett repair in 22 patients (16.4%), Koyanagi repair in 4 patients (3%), Snodgrass urethroplasty in 4 patients (3%) were performed. As graft tissue, preputium in 96 patients (71.6%), buccal mucosa in 8 patients (6%), post-auricular tissue in 1 patient (0.8%), both preputium and buccal mucosa in 3 patients (2.2%), both preputium and post-auricular tissue in 1 patient (0.8%) were used. In 25 patients (18.6%), a preputial island flap was used. Various complications such as abnormal meatal location, fistula, urethral stricture, residual chordee, and diverticulum developed in 97 patients (72.4%) in the post-operative period. Additional surgery was required in 81 (60.5%) of all patients. Eventually, 95 patients (70.9%) had acceptable and normal results in terms of penile cosmetics, meatal location, chordee and urinary flow, while 39 patients (29.1%) had various problems. No factor that had a statistically significant effect on complication, need for additional surgery and acceptable final penile status could be determined.
Conclusions: Proximal hypospadias is a very serious and complicated pathology, and the development of complications and the need for corrective surgery may be frequent. However, when the right techniques are used, the result is mostly satisfactory.
Proksimal hipospadias yönetimi: tek merkezde 22 yıllık klinik deneyimlerimiz
M Dede*, A Akbulut**, ME Balkan**, N Kılıç**
*Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
**Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı
Amaç: Hipospadias tipi proksimalleştikçe, cerrahisi karmaşıklaşmakta ve komplikasyon riskleri artmaktadır. Bu çalışmada merkezimizde opere edilen proksimal hipospadias vakaları retrospektif olarak incelenmiş, yaklaşım ve cerrahi sonuçları derlenip sunulmuştur. Komplikasyon gelişimi, primer cerrahi sonrası reoperasyon gereksinimi ve mevcut penil kompozisyona etki eden faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: 2001-2023 yılları arasında opere edilmiş ve primer onarıcı cerrahi sonrası en az 6 altı ay takip dilmiş olan 134 proksimal hipospadias hastası çalışmaya dahil edilmiştir. Bracka 1 ve 2 cerrahisi uygulanmış olan hastaların ikinci cerrahilerinden sonraki takip süresi dikkate alınmıştır.
Bulgular: Eksternal üretral mea yerleşimi 81 hastada (%60.4) penoskrotal, 41 hastada (%30.6) skrotal, 12 hastada(%9) perineal yerleşimliydi. Hastaların %67,3 ünde preop testesteron kullanılmıştı. Onarıcı cerrahi yaşı ortalama 15 (27,9 ± 34,7) ay olarak bulundu. İki aşamalı Bracka onarımı 104 (%77.6), Duckett onarımı 22 (%16.4), Koyanagi onarımı 4 (%3), Snodgrass üretroplasti 4 (%3) hastaya uygulandı. Greft dokusu olarak 96 hastada (%71.6) prepisyum, 8 hastada (%6) bukkal mukoza, 1 hastada (%0.8) post-auriküler doku, 3 hastada (%2.2) hem prepisyum hem bukkal mukoza, 1 hastada (%0.8) hem prepisyum hem post-auriküler doku kullanıldı. 25 hastada (%18.6) ise prepisyal ada flebi kullanıldı. 97 hastada (%72.4) post-operatif dönemde anormal mea yerleşimi, fistül, üretral darlık, rezidüel kordi, divertikül gibi çeşitli komplikasyonlar gelişti. Tüm hastaların 81’ünde (% 60,5) ek cerrahi gereksinimi oldu. Son durumda 95 hasta (%70.9) penis kozmetiği, meatal yerleşim, kordi durumu ve idrar akımı açısından kabul edilebilir ve normal sonuçlara sahipken, 39 hasta (%29.1) çeşitli problemlere sahip. Komplikasyon, ek cerrahi gereksinimi ve kabul edilebilir son penil duruma istatistiksel olarak anlamlı etkisi olan bir faktör tespit edilememiştir.
Sonuç: Proksimal hipospadias oldukça ciddi ve komplike bir patoloji olup, komplikasyon gelişimi ve düzeltici cerrahi gereksinimi sık olabilir. Ancak doğru teknikler kullanıldığında sonuç çoğunlukla yüz güldürücüdür.