Case Report - 3
DIAGNOSTIC AND SURGICAL MANAGEMENT OF BILATERAL TUBAL TORSION WITH HEMATO-HYDROSALPINX: A CASE REPORT HIGHLIGHTING UROGENITAL TUBERCULOSIS
ZM Gökbuget*, Ö Altın**, AE Hakalmaz*, A Kalyoncu Uçar***, M Eliçevik****, H Emir*****
*Istanbul University-Cerrahpasa, Cerrahpasa Medical Faculty, Department of Pediatric Surgery
**Istanbul University-Cerrahpasa, Cerrahpasa Medical Faculty
***İstanbul University-Cerrahpasa, Cerrahpaşa Medical Faculty, Department of Radiology, Division of Pediatric Radiology
****Istanbul University-Cerrahpasa, Cerrahpasa Medical Faculty, Department of Pediatric Surgery, Division of Pediatric Urology
*****Istanbul University-Cerrahpasa, Cerrahpasa Medical Faculty, Department of Pediatric Surgery, Division of Pediatric Urology
AIM
To emphasize the diagnostic challenges, the role of imaging methods, and the importance of distinguishing genitourinary tuberculosis (GUTB) in cases of bilateral tubal torsion.
CASE PRESENTATION
A 15-year-old girl presented with a two-day history of abdominal pain. Her medical history included a previous lung infection. An ultrasound suggested tubal torsion, leading to a contrast-enhanced abdominal and pelvic MRI. The pediatric radiology team observed dense, convoluted, interconnected tubular structures with punctate echogenicities located superior to the bladder and separate from the bowel, consistent with bilateral tubal torsion and hydro/hematosalpinx.
Laparoscopic exploration revealed significant bilateral hemato-hydrosalpinx. There was a 360-degree torsion in the left tube and a 180-degree torsion in the right tube. Severe inflammation and multiple white implants of various sizes were noted on the peritoneal surfaces, along with adhesions on the pelvic and peritoneal surfaces. Bilateral tubal detorsion was performed, and biopsies were taken from peritoneal implants and salpingeal lesions. The laparoscopic findings suggested GUTB. Biopsy results confirmed chronic inflammation and granulomatous disease.
The patient was consulted postoperatively by pulmonology and infectious diseases specialists. Tests including PPD, acid-fast bacillus smear from gastric fluid, tuberculosis culture, and chest X-ray were completed. It was determined that the patient had been in contact with tuberculosis (TB). She was discharged on the fifth postoperative day with TB treatment initiated. The Quantiferon test returned positive. Results were consistent with GUTB, and the patient received TB treatment for one year. She is currently in her 18th postoperative month of follow-up, showing regression but persistent bilateral hemato-hydrosalpinx on ultrasound.
CONCLUSION
This case highlights the critical role of imaging and laparoscopic diagnostic methods in diagnosing tubal torsion with hemato-hydrosalpinx in adolescents without anatomical abnormalities. The presence of granulomatous inflammation leading to a GUTB diagnosis underscores the need for thorough investigation of underlying causes in severe tubal pathologies. Early surgical intervention and comprehensive postoperative management, including targeted tuberculosis treatment, are essential for improving outcomes. This case emphasizes the importance of considering GUTB in the differential diagnosis of tubal disorders, especially in patients with TB contact.
HEMATO-HİDROSALPENKS İLE BİLATERAL TUBAL TORSİYONUN TANISAL VE CERRAHİ YÖNETİMİ: ÜROGENİTAL TÜBERKÜLOZU VURGULAYAN BİR OLGU SUNUMU
ZM Gökbuget*, Ö Altın**, AE Hakalmaz*, A Kalyoncu Uçar***, M Eliçevik****, H Emir*****
*İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
**İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
***İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı
****İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı
*****İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı
AMAÇ
Bilateral tubal torsiyonda; tanısal zorlukları, görüntüleme yöntemlerinin rolünü ve ürogenital tüberkülozun (ÜGTB) ayırıcı tanıdaki önemini vurgulamak.
OLGU SUNUMU
15 yaşındaki kız hasta, 2 günlük karın ağrısı şikayeti ile başvurdu. Özgeçmişinde daha önce geçirdiği bir akciğer enfeksiyonu vardı. Ultrasonda, tubal torsiyon şüphesi olması üzerine kontrastlı abdominal ve pelvik MR çekildi. Pediyatrik radyoloji ekibi; mesane süperiorunda yerleşimli, barsaktan ayrı görünümde, en geniş yerinde 2 cm çapında içerisinde punktat ekojeniteler izlenen yoğun içerikli tortiyoze birbiriyle iştirakli tubuler yapılar izlenmiş ve bilateral tubal torsiyon ve hidro/hematosalpenks ile uyumlu olarak değerlendirilmiştir.
Yapılan laparoskopik eksplorasyonda bilateral belirgin hemato-hidrosalpenks gözlendi. Sol tüpte 360 derece, sağ tüpte 180 derece torsiyon mevcuttu. Peritoneal yüzeylerde çeşitli boyutlarda beyaz implantlarla birlikte şiddetli enflamasyon izlendi. Pelvik ve peritoneal yüzeylerde yapışıklıklar mevcuttu. Bilateral tubal detorsiyon yapıldı. Peritoneal implantlardan ve salpinksteki lezyonlardan biyopsi alındı. Laparoskopik ekslporasyon bulgularımız ÜGTB olduğunu düşündürdü. Biyopsi sonuçları, kronik enflamasyon ve granülomatöz hastalık ile uyumlu bulundu.
Hasta, postoperatif göğüs hastalıkları ve enfeksiyon hastalıklarına konsülte edildi. PPD, mide sıvısından asidik hızlı basil smear, tüberküloz kültürü, akciğer grafisi tetkikleri tamamlandı. Tüberküloz (TB) teması olduğu belirlendi. Hasta, postoperatif beşinci gününde TB tedavisi başlanarak taburcu edildi. Değerlendirmede Quantiferon testi pozitif sonuçlandı. Sonuçlar ÜGTB ile uyumlu değerlendirildi, olgu bir yıl süreyle TB tedavisi aldı. Şu anda postoperatif 18. ayında takipte olup ultrasonografisinde bilateral hemato-hidrosalpenks görünümü devam etmekle birlikte regresyon göstermektedir.
SONUÇ
Adölesan dönemde anatomik bozukluk olmaksızın hemato-hidrosalpenks ile tubal torsiyonun teşhisinde görüntüleme ve laparoskopik tanı yöntemlerinin kritik rolünü vurgulamaktadır. Granülomatöz enflamasyon varlığı ve ardından ÜGTB teşhisi, şiddetli tubal patolojilerde altta yatan nedenlerin ayrıntılı araştırılması gereğini ön plana çıkarmaktadır. Erken cerrahi müdahale ve kapsamlı postoperatif yönetim, hedefe yönelik tüberküloz tedavisi dahil olmak üzere, sonuçları iyileştirmek için gereklidir. Bu vaka, özellikle tüberküloz teması olan hastalarda tubal bozuklukların ayırıcı tanılarında UGTB’yi dikkate almanın önemini vurgulamaktadır.